Tarih Sohbet
#21
Türkçedeki tomarla eklerden biri olan ede-ceğim'in ede-cem diye okunması ile emergency'nin imörcınsi diye okunması arasında fark var. Yorumun için teşekkürler ama aydınlatıcı olmadı.
G0kMNN.png
Ara
Cevapla
#22
Ruscada da kelimede vurgulanan sesli harfe gore diger sesli harflerin okunusu bozulmaya ugrar. Ornegin dogovor yazilir dagavor okunur cunku vurgu en sondaki O dadir.
Cevapla
#23
Roma imparatorluğu sonsuza kadar yaşamak zorunda mı? Koca osmanlı yıkılmış Kim takar romayı :)Bana kalırsa şarlman papanın o dönemdeki mutlak gücünü kullanmak amaçlı papadan ünvanı almış ve kendine de kutsal roma imparatoru dedirtmiştir. yoksa kim takar romayı ya da papayı..roma imparatorluğu ikiye ayrıldığında zaten fiilen bitmişti..bizans yunan etkisiyle uzun süre yaşamaya devam ettik ki bizansı bile roma sayamayız.. romada bu kadar yunan etkisi olduğunu sanmıyorum.bugün bizansa sahip çıkan yunanlıları düşünürsek.bi bağlamda dumanın dediğine geliyoruz. roma vakti geldiğinde yıkılmış, bazı kişiler veya devletler gücünü pekiştirmek belkiş prestij belki de meşruiyet babında romanın adını kullanmıştır.
FxO_A92WYAI--2l.jpg
Ara
Cevapla
#24
Türkçenin Latin harfli geçmişi, dediğim gibi, daha çok yeni.
Yeni olan her şey gibi ilk başta mümkün olduğu kadar telaffuzu karşılayacak şekilde harfleri düzenledik.
Ancak, dediğim gibi, zamanla telaffuz ile yazım arasındaki fark derinleşecek.

Alfabe değiştiren diller bu farklılığı diğerlerinden daha farklı şekilde yaşar.
Örneğin, daha Orta Asya'dayken Latin harflerini kullanmaya başlasaydık, günümüzde edgü yazıp iyi olarak okuyacaktık.
Aynı şekilde kanı yazıp hani diye okuyacaktık; şol yazıp şu diye okuyacaktık.
Ve daha bir sürü örnek...
Bunun tersi de geçerli olacaktı. Orhun tamgaları kullanılmaya devam ediyor olsaydı günümüz Türkçesinin yazımından ödün verilecekti.
Yazım ile telaffuz farklılığı belirginleşeceki.
Osmanlı döneminin sonlarına doğru, kullanılan Arap harfleri ile telaffuz farklılığına çözüm yolu bulmaya çalışıyordı aydınlar.
Ne de olsa 700 küsür senelik bir geçmiş. Ne kadar ölçünlü hâle getirmeye çalışsan da zamanla ölçünden sapılınması kaçınılmaz.

Bu işin geleceği de böyledir. kâğıt şeklinde yazarsın kâat diye okursun, gazete şeklinde yazarsın gaste diye okursun, bir dakika şeklinde yazarsın bi' dakka diye okursun, yazıhane şeklinde yazarsın yazzane diye okursun. vs. vs.
Şu an size "halk dili ağzı" gibi gelen neredeyse her okunuş tarzı gelecekte baskın hâle gelecek ve kanıksanıp yaygınlaşacak.
Ama yazılış eskide kalacak. Bu da yazıldığı gibi okunmayacak anlamına gelir.
Kanıt mı? Kanıt diğer artık yazıldığı gibi okunmayan dillerin tarihi.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
[+] 1 üye uçan erişte nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#25
İlk defa duyuyorum böyle bir şey ve hiç mantıklı gelmiyor. Yani Almanca eskiden yazıldığı gibi mi okunuyordu? Schweinsteiger nasıl söyleniyordu acaba!
G0kMNN.png
Ara
Cevapla
#26
Gaul bence olay harfleri okurken çıkartılan seslerde. Mesela "Ste" bizim dilimizde "sıte" sesi verirken Almanca'da "sıta" sesi verebiliyor. Yani her dil kendince yazıldığı gibi okunuyor ancak tüm dillerin ortak tabloda buluştuğu bir harf/ses olgusu yok.
n20GdM.png
Ara
Cevapla
#27
Bak bu daha mantıklı bir yaklaşım.
G0kMNN.png
[+] 1 üye GaulTurk nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#28
(11-12-2015, 12:46)jax61 : Roma imparatorluğu sonsuza kadar yaşamak zorunda mı? Koca osmanlı yıkılmış Kim takar romayı :)Bana kalırsa şarlman papanın o dönemdeki mutlak gücünü kullanmak amaçlı papadan ünvanı almış ve kendine de kutsal roma imparatoru dedirtmiştir. yoksa kim takar romayı ya da papayı..roma imparatorluğu ikiye ayrıldığında zaten fiilen bitmişti..bizans yunan etkisiyle uzun süre yaşamaya devam ettik ki bizansı bile roma sayamayız.. romada bu kadar yunan etkisi olduğunu sanmıyorum.bugün bizansa sahip çıkan yunanlıları düşünürsek.bi bağlamda dumanın dediğine geliyoruz. roma vakti geldiğinde yıkılmış, bazı kişiler veya devletler gücünü pekiştirmek belkiş prestij belki de meşruiyet babında romanın adını kullanmıştır.

Zaten mesele de Roma'nın prestijini kimin kullanacağı idi.Tarihte Roma'nın değeri tartışılmaz çünkü 3 kıtaya hükmetmiş ve birçok ulusu bir arada barındırmıştır.Biz Türkler için pek acayip olmasa da AVrupalılar için baya ilginçtir.Roma yıkılınca Avrupa'yı birleştirmek isteyenler hep "Roma" argümanını kullanmaya başlamışlardır.Aynı şeyi Fatih'in hak iddiaları içinde söyleyebiliriz.Hatta Trabzon Rum İmparatorluğu'nda etkin bir rahip Fatih'e mektup göndermiş ve "Roma İmparatorluğu"nun tek gerçek İmparatoru olduğunu söylemiştir"Senin Roma İmparatoru olduğuna kimsenin şüphesi yoktur.Kim ki başkente(Constantinepolis) sahiptir, imparatorda odur; şeklindedir mektubu.Aynı zamanda Yıldırım Bayezid zamanında yapılan evlilikle Osmanlı Hanedanı ile Doğu Roma hanedanı arasında kan bağı olmuştur ve Fatih'in hak iddialarını güçlendirmiştir.Eğer Fatih ölmeseydi muhtemelen İtalya'ya olacak seferler bu sebeplerle güçlendirilmek istenmiştir.Asıl amaç Avrupa'da oluşacak direnişleri aza indirmektir.Zaten Doğu toplumları için bu sebepler olmasa bile sıkıntı yoktur.Müslümanlar cihat açısından, Türkler "cihanşümul" anlayıştan ötürü zaten tepki vermeyeceklerdi.

Ruslar "Çar" ünvanını Doğu Roma'nın mirası açısından kullanmışlardır.Zamanında onlarda Doğu Roma ile evlilik yolu ile akrabalık kurmuşlardır ve Doğu Roma yıkılınca Ortodoksluğun savunuculuğunu kendilerinde görmüşlerdir.

Avusturya ise (özellikle Habsburglar) hükümdarlarına "caesar" ünvanı vererek, Avrupa'nın genelinde meşruluk oluşturmak istemişlerdir.Zaten "Kutsal Roma İmparatorluğu" hemen hemen kendilerinde idi.Böylece Avrupa'yı birleştirmek "Roma'nın prestiji" ile daha kolay olacaktı.

Uzun lafın kısası Roma İmparatorluğu bir hayalet gibi kendinden sonraki bütün dönemleri etkilemeye devam etmiştir.Sorun "Roma İmparatorluğu"nun mirasçılığı değil, onun prestijini(kaymağını) kimin kullanacağı ile ilgilidir.
Biz Lozan'la sadece bir devleti tasfiye etmedik.Aynı zamanda hayallerimizi de tasfiye ettik...
[+] 2 üye çiftbaşlıkartal nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#29
(11-12-2015, 15:53)GaulTurk : İlk defa duyuyorum böyle bir şey ve hiç mantıklı gelmiyor. Yani Almanca eskiden yazıldığı gibi mi okunuyordu? Schweinsteiger nasıl söyleniyordu acaba!

İlk defa duyduğun için mantıklı gelmemesini anlayabiliyorum.
Âlâ, konuyu sürdürmenin pek bir manası olmadığını düşünmeye başladım. Zaten konu adına da uymuyor.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Cevapla
#30
İlk defa duymakla bir ilgisi olmaz mantığın. Eklemeli ve Ural-Altay dil ailesinin gövdesini oluşturan binlerce yıllık Türkçenin ileride Hint-Avrupa ve İngilizce gibi olacağını söylüyorsun, sırf 1920'lerde Latin alfabesine geçtiğimiz için ha!
G0kMNN.png
Ara
Cevapla
#31
Sendeki anlamamak ya da anlayamamak değil, anlamak istemeye karşı bir direnç. Pek övünülesi bir özellik değil.

Bunun dil ailesi ile bir ilgisi yok.
Türklerin M.S. 500 yılında Latin harflerine geçmiş olduğunu varsayalım.
Bugün iyi dediğimiz kelimeye edgü diyordu Türkler.
O sıralar Latin harflerine geçilmiş olsaydı bu kelimeyi doğal olarak edgü şeklinde kaleme alacaklardı.
2015'e geldiğimizde ise edgü yazmamıza rağmen bunu iyi diye okuyacaktık.

Bunun neresi mantıksız geliyor?
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
[+] 2 üye uçan erişte nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Cevapla
#32
Öncelikle karşılıklı tartışmamızın benim sorduğum sorudan uzaklaştığını ve ilgisizleştiğini fark ettim. Doğal çünkü sorunun üstünden epey zaman geçti soruyu tekrar okuyabilirsin. @Steafun'un cevabının benim sorumun mantıklı ve doğru cevabı olduğunu düşünüyorum, soruyu cevaplamış ve kapatmış oldu.

Schweinsteiger'in Şıvaynştaygır, I'nın Ay olarak okunması @Steafun'un cevabı ile açıklanıyor.
G0kMNN.png
[+] 1 üye GaulTurk nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#33
Tamam.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Cevapla
#34
II.Shapur Şahanşah ilan edildiğinde anne karnındaymış, benim anlamadığım bu nasıl gerçekleşti ?

Sonuç olarak çocuk ölümleri çok sıktı ve Shapur'un doğsa bile belli bir yaşı geçmeme olasılığı yüksek. Ayrıca bebek kız da olabilirdi, o zaman Sasani tahtına bir kadın mı geçecekti ?
Ara
Cevapla
#35
Türkçe wikide yok ben de İngilizce wikiden baktım zaten şahın ölümünden 14 gün sonra doğmuş.Muhtemelen soylular hanedanı korumak için doğumu yakın olan çocuğu beklediler.Eğer kız olsa idi bence tahtta hak iddia eden soylular erkek üye kalmadığı için hanedanı yıkarlardı.(O zamanlarda Doğu toplumlarının genelinde soyun erkek üzerinden yürüdüğü kabul ediliyordu.Aynı durum Batı'da olsa muhtemelen kız bile olsa hanedan devam ederdi.)Veya soylulardan biri şahın dul karısı ile evlenip o hüküm sürerdi.Tabi bunlar hep tahmin olduğu için net birşey söylemek imkansız.Ayrıca o kadar tarih kitabı okudum ilk kez böyle bir bilgi ile karşılaştım.

Şimdi baktım varmış Türkçe wikide gözümden kaçmış.
Biz Lozan'la sadece bir devleti tasfiye etmedik.Aynı zamanda hayallerimizi de tasfiye ettik...
Ara
Cevapla
#36
II. Abdülhamid'in Atina'ya girip Yunan isyanını tamamen bastırma şansı varken Rusya'nın ültimatomuna karşı tüm orduyu geri çekmesi benim tarihte en anlam veremediğim olaylardan bir tanesidir. Savaşı kazanıyorsun o zaman ki en büyük sorunlardan birini bastırma imkanın varken tüm ordunu geri çekiyorsun ve diplomaside yine yenilen taraf oluyorsun.
76561198032000419.png
Ara
Cevapla
#37
(04-01-2016, 14:43)Yabgu Khan : II. Abdülhamid'in Atina'ya girip Yunan isyanını tamamen bastırma şansı varken Rusya'nın ültimatomuna karşı tüm orduyu geri çekmesi benim tarihte en anlam veremediğim olaylardan bir tanesidir.  Savaşı kazanıyorsun o zaman ki en büyük sorunlardan birini bastırma imkanın varken tüm ordunu geri çekiyorsun ve diplomaside yine yenilen taraf oluyorsun.

O dönemin şartlarına bakarsak bunu daha rahat anlayabiliriz.Evet Osmanlı Ordusu Dömeke Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunu ezmiş ve Atina yolu Türklere açılmıştı.Ama bu ultimatomu sadece Rusya değil, İngiltere, Fransa gibi ülkelerde veriyor ki  sadece Rusya ile bir savaşta büyük sorunlara yol açardı.Çünkü hem Balkan milletlerinin komitacılık faaliyetleri hem de ordudaki geç subayların Abdulhamid'e olan nefretleri ülkenin daha erken tasfiyesini gerektirebilirdi.O zamanlarda sadece savaşla işler artık yürümüyordu.Zaten aynı Osmanlı Ordusu II. Abdulhamid'den sonraki dönemde 4 Balkan Devleti'ne rezil bir şekilde yenilmişti.Bunlarıda göz önüne almak lazım.Diplomasi açısından ise Yunanistan'ın ilhakı zaten müdahele için fırsat kollayan devletler için bahane olurdu.Zaten Yunanistan'ın Osmanlı'da kalmasını isteseler 1820lerde isyanı desteklemezlerdi.Ek olarak biz zaten diplomasi açısından diğer milletlere göre daha zayıfız(Diplomasiden kastım birazda siyaset biz güçlü iken zaten istediğimizi alıyoruz güçsüz iken maalesef siyaset yapamıyoruz.Tarihimizde böyle örnekler çok.)
Biz Lozan'la sadece bir devleti tasfiye etmedik.Aynı zamanda hayallerimizi de tasfiye ettik...
[+] 3 üye çiftbaşlıkartal nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#38
Teşekkürler cevap için. Ama ben yine de girseymiş diyorum. O kadar ölen askere yazık, savaşı kazanıpta sonuçlandıramamak en büyük rezillik bence. Kalem kılıçtan gerçekten keskin oluyor bazı konularda.
76561198032000419.png
[+] 1 üye Yabgu Khan nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#39
3-4 Toprak için tüm ülkeyi ateşe veremezdi.
Doğru söylüyorsun keşke alsaydık o kadar emeğe lakin Avrupa ve Rusya bunu istemedi.
[+] 2 üye Leon nickli üyenin bu iletisini beğendi.
Ara
Cevapla
#40
Millet-i sadıka nedir?
Ara
Cevapla
 




Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi



Strategyturk Forumları

Strategyturk Forumları tüm Türk stratejiseverler için büyük ve kaliteli bir platform olma amacı güder. Forum içerisinde çok sayıda strateji oyunu için bölüm ve bu bölümlerde haber konuları, rehberler, mod tanıtımları, multiplayer etkinlikleri ve üye paylaşımları için alanlar yer alır.