[Henri]

III. Bölüm

III. BÖLÜM

Galaksimizin kuzey kesimlerinde çalışmalarını sürdüren kaşiflerimiz bir solucan geçidi, bir de geçit buluyor. Ancak, ikisinin de şu anda kullanılamaz durumda olduğun fark ediyorlar. Kararsız olan solucan geçidinden içeriye adım atacak herhangi bir varlığın anında parça pinçik olacağından ötürü yanına bile yaklaşmıyoruz. Öte yandan geçit ise şu anda çalışabilecek durumda değil. Bu iki ulaşım aracından yararlanmak için teknolojinin gelişmesini beklemek zorundayız.

İki yeni ulusla karşılaşıyoruz. Galaksimizin küçüklüğünü baz alındığında çok fazla rakibimiz olduğunu bildiğimizden bir an önce kuzey sınırının ele geçirilmesini ve gelecek nesillerin yaşayabileceği gezegenlerin güvenceye alınmasını emrediyoruz.

Bu iki ulusu değerlendirecek olursak, ikisinin de bize benzediğini, uzaylılarla dolu bu galakside kendilerini diğer ırklardan korumak istediklerini görüyoruz. Karşılaştığımız hiçbir ırka güvenemeyeceğimizi ve her an her şeye hazır olmamız gerektiğini biliyoruz.

Sonunda ilk kolonimiz kuruluyor. Belli bir nüfusa ulaşana kadar yuvamızın denetiminde büyüyecek olan bu kolonide Dünya’da düştüğümüz hataya düşmemek, yani gelecekte yaşayacağımız nüfus patlamalarına hazırlık olarak daha fazla insanı barındırabileceğimiz kentler inşa etmek gibi bir hedef belirliyoruz. Ayrıca, Yeni Dünya’da yer alan kaliteli metallerden faydalanmamız gerekiyor.

Dünya Eksobiyoloji Müzesi canlı uzaylıların yakalanıp sergilenmesini talep ediyor. Yöneticilerimiz, halkın uzaylılara karşı duymakta olduğu öfke ve korkuyu dindirmek adına pasif canlıların Dünya’ya getirilip çeşitli noktalarda insanlara gösterilebileceğini düşünüyor ve bu talebe karşılık veriyor.

Ancak, sergilenmesi kararlaştırılan canlıların birçoğunun başka uzaylı uluslarının sınırları içinde yer alıyor oluşu bu görevin tamamlanamayacağına işaret ediyor. Yine de elimizden geleni yapmaya karar veriyoruz.

Mevcut durumda güney ve doğu sınırımızın neredeyse kesinleşmesi üzerine gözümüzü kuzeye çeviriyoruz. Kuzeyde hem değerli kaynaklar yatıyor hem de ileride yerleşebileceğimiz gezegenler bulunuyor. Fakat burada da işimiz hiç kolay olmayacak. Sınırımızda hazırda bekleyen uzay korsanından farksız kural tanımaz yaratıklar ilerleyişimizi zorlaştırıyor. Şimdilik onlara bulaşacak güce sahip olmadığımızdan uzaklarından geçmeyi ve başka bölgeleri ele geçirmeyi düşünüyoruz.

Yeni Ay’dan garip sinyaller alıyoruz. Yaptığımız taramaların ardından eski bir teknolojinin yeniden harekete geçmesinden ötürü bir şeylerin ters gittiğini öğreniyoruz. Bilim adamlarımız hemen Yeni Ay üzerinde çalışmaya başlıyorlar. Bunun altından kötü bir şey çıkmamasını umuyoruz.

Daha önce keşfettiğimiz ilkel ırkı yakından gözlemlemek üzere bulundukları gezegenin üzerine bir gözlemevi kuruyoruz. Şimdilik bu uygarlığı pasif bir şekilde izleyeceğiz. Varlığımıza alıştıktan sonra ise yakından incelemelere başlayıp onlardan yararlanacağız.

Güney ve doğu sınırlarımızı kesinleşmesi üzerine sınırlara yakın olan ve ticaret akışının yoğun olduğu bölgelere askeri ve ticari limanlar kurarak hem ticareti hem de sınırlarımızı güvene alıyoruz. Henüz kuzey ve batı sınırımız belli olmadığından ve genişleme süreci devam ettiğinden sınırlarımız içerisindeki önemli ticaret noktalarına da limanlar kurarak belli bir askeri ağ oluşturmaya çalışacağız.

Yuht uygarlığına ait olduğunu belirlediğimiz kalıntıları başarıyla inceliyor ve belli başlı sonuçlar elde ediyoruz. Ne yazık bu uygarlığın ana gezegenini belirleyecek son kalıntıya erişemiyoruz. Kalıntı, tahminimizce başka bir uygarlığın sınırları içerisinde bulunuyor. Bu durumda da elimizden bir şey gelmiyor. Projeyi şimdilik askıya alıyoruz.

Yeni Ay’da yapılan çalışmalar sonucunda burada bulunan parazitlerin dünyaya düştüğünü öğreniyoruz. İletişim kurma çabamıza karşılık vermeyen parazitler, şimdilik kolonimize zarar vermiyor ve eski bir emri yerine getiriyormuş gibi duruyorlar.

Sürekli ortadan kaybolup bir anda geri gelen bu parazitler aslında bize faydası olduğunu söylemek mümkün. Görevlerinin bir çeşit maden arama ve çıkarma olduğunu tahmin ediyoruz ki buldukları madenleri bize ulaştırıp Yeni Ay’a geri dönüyorlar.

Parazitler bir süre sonra yeniden ortaya çıkıyor. Bir çeşit uzay asansörü inşa etmeye çalışıyorlar. Mühendislerimiz derhal bu yapıyı incelemeye başlıyor. Bundan sonra ne yapacağımızı ise parazitlerin hareketleri belirleyecek. Bize zararları dokunmadığı için ortalıkta dolaşmalarına ve kendilerine kim bilir ne zaman verilen emirleri yerine getirmelerine izin veriyoruz. Bu süreç daha ne kadar sürer… işte onu bilmiyoruz.

Komşumuz Yeon Cumhuriyeti uzun zamandır tehditlerini sürdürüyor, fakat askeri olarak bizle eşit seviyede olduğundan yanaşmaya cesaret edemiyordu. Yürek yemiş olacaklar ki artık sınırımızda devriye gezip yurttaşlarımızı taciz ediyor ve hatta topraklarımızda hak iddia ederek ufak tefek sınır ötesi harekatlar düzenliyorlar. Devletimizin en ufak bir tepki dahi göstermemesi ise halkı tedirgin ediyor.

Yaşlı İmparatorumuz Felipe hakkın rahmetine kavuşuyor. Yönetimi altında genişleyen imparatorluğumuz, kızı I. Enriqueta’nın hükmüne geçiyor. İmparatoriçemiz sınırlarımızı genişletmeye, yeni koloniler kurmaya ve ırkımızın ebedi düşmanı Yeoniler’i alt etmeye yemin ediyor. Çıkardığı kararname ile donanmanın genişletilmesini, yeni saldırı ve savunma ekipmanlarının üretilip kullanılmasını emrediyor. Yeoniler’e karşı vereceğimiz savaşın ilk adımları cesur hükümdarımızın emriyle atılıyor.

Sonunda parazitlerin kaynağına erişmeyi başarıyoruz. Bir vakitler uzayda başıboş dolaşan bu parazitlerin bölgeden geçmekte olan korsanlar tarafından modifiye edilip kullanıldığını, şimdi ise korsanların harekete geçtiğini öğreniyoruz. Karşımızda duramayacaklarına inancı tam olan İmparatoriçemiz parazitlere dokunulmamasını ve iki yıl sonra sisteme ulaşacak olan korsanlara karşı hazırlık yapılmasını emrediyor.

DEVAM ETMEYECEK

Oyun istediğim gibi gitmediğinden ve sıkıldığımdan devam etmeme kararı aldım.