29-01-2020, 12:35
(Son Düzenleme: 29-01-2020, 13:05, Düzenleyen: uçan erişte.)
Yeni bitirdim. Başlarken "dümdüz akılcı-maddeci çizgiyle yapılmış nesnel bir belgesel izleyeceğim" beklentisine sahiptim ama hiç öyle olmadı. Tam bir hayal kırıklığı... Çok bariz bir şekilde Dukas Kroniği'ni temel almışlar. Fetih 1453 adlı filmin laciverdi hatta erguvan renklisi.
Akşemseddin konusunda haklısın @gLo1NN. Adının bile geçmemesi üzücü. Madem fetih öncesi geçmişe dönüp Fatih'in çocukluğundan, yetiştirilmesinden, nasıl bir ruh hâli içerisinde olduğundan filan bahsediyorsun e o zaman Akşemseddin'den de söz etmen lazım. Lala diye Çandarlı'nın gösterilmesi aşırı yavandı. Konstantiniyye'yi almasının arkasındaki itici gücü, mâlum hadis dışında, geçmişte küçük görüldüğü/düşürüldüğü için kendini kanıtlama çabasına bağladılar. Halbuki diğer mollalarının yanı sıra Akşemseddin ve Hacı Bayram gibi işin bir de dinî yönü var. Kuşatma sırasında bulunduğu söylenen ve askere moral kaynağı olan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin mezarı var.
İşin dinî ve mistik yönlerini elemek de bir tercih ama o zaman Aya Sofya'nın üstündeki ışıklar meselesi de es geçilmeliydi. En az Ulubatlı Hasan kadar rivayete dayanan bir şey. Madem kehanetlerden dem vuruyorsun Osmanlı tarafının da kehanetlerini belirtmen lazım.
Kehanet dozu da haddinden fazlaydı. Üvey annesi Sırbistan'dan apar topar dönüp kuşatma yerine gelmese ve astroloji belgelerini göstererek Fatih'i ikna etmese bu iş yatacak sanırsınız.
Tamam Fatih inatçıydı, dikbaşlıydı falan ama ilme yatkın ve akılcı biri olarak "Bi' şey olmaz, ateşle, inançlı değil misin sen?" diye Urban'a çıkışacak kadar kör kütük inatçı değildir muhtemelen. Dizide Fatih'in en vurgulanmak istenen yönü inatçılığıydı. Oyuncu seçiminden de anlaşılıyor. Hırslı ergen kaprisleri olan birini izledik.
Dil konusunda ise yine bekleneni veremedi: kontroller, planlar havada uçuşuyordu.
Danışmanlık denilen şey öyle değilmiş. Araya girip bir iki vurucu cümle söylemekten ibaretmiş. Ben de senaryonun tamamı gözetimlerinden geçiyor filan sanırdım.
Kısacası belgeselin alt metni hiç öyle tarafsız filan değil.
Bu arada Covanni'yi pek yetersiz buldum, Osmanlı ordusunun dörtte üçünü sadece kendisi öldürmeliydi, hiç yaralanmamalıydı, hatta niye kaçtı ki? Bence kuşatmayı kaldırtıp o gazla Edirne'yi alarak Osmanlı'yı yıkmalıydı ve aşk hayatı daha renkli olmalıydı, ne bileyim, bir kız daha olsa bir aşk üçgeni görsek fena olmazdı. Dizinin adı Rise of Giovanni: Giustiniani midir nedir?
Akşemseddin konusunda haklısın @gLo1NN. Adının bile geçmemesi üzücü. Madem fetih öncesi geçmişe dönüp Fatih'in çocukluğundan, yetiştirilmesinden, nasıl bir ruh hâli içerisinde olduğundan filan bahsediyorsun e o zaman Akşemseddin'den de söz etmen lazım. Lala diye Çandarlı'nın gösterilmesi aşırı yavandı. Konstantiniyye'yi almasının arkasındaki itici gücü, mâlum hadis dışında, geçmişte küçük görüldüğü/düşürüldüğü için kendini kanıtlama çabasına bağladılar. Halbuki diğer mollalarının yanı sıra Akşemseddin ve Hacı Bayram gibi işin bir de dinî yönü var. Kuşatma sırasında bulunduğu söylenen ve askere moral kaynağı olan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin mezarı var.
İşin dinî ve mistik yönlerini elemek de bir tercih ama o zaman Aya Sofya'nın üstündeki ışıklar meselesi de es geçilmeliydi. En az Ulubatlı Hasan kadar rivayete dayanan bir şey. Madem kehanetlerden dem vuruyorsun Osmanlı tarafının da kehanetlerini belirtmen lazım.
Kehanet dozu da haddinden fazlaydı. Üvey annesi Sırbistan'dan apar topar dönüp kuşatma yerine gelmese ve astroloji belgelerini göstererek Fatih'i ikna etmese bu iş yatacak sanırsınız.
Tamam Fatih inatçıydı, dikbaşlıydı falan ama ilme yatkın ve akılcı biri olarak "Bi' şey olmaz, ateşle, inançlı değil misin sen?" diye Urban'a çıkışacak kadar kör kütük inatçı değildir muhtemelen. Dizide Fatih'in en vurgulanmak istenen yönü inatçılığıydı. Oyuncu seçiminden de anlaşılıyor. Hırslı ergen kaprisleri olan birini izledik.
Dil konusunda ise yine bekleneni veremedi: kontroller, planlar havada uçuşuyordu.
Danışmanlık denilen şey öyle değilmiş. Araya girip bir iki vurucu cümle söylemekten ibaretmiş. Ben de senaryonun tamamı gözetimlerinden geçiyor filan sanırdım.
Kısacası belgeselin alt metni hiç öyle tarafsız filan değil.
Bu arada Covanni'yi pek yetersiz buldum, Osmanlı ordusunun dörtte üçünü sadece kendisi öldürmeliydi, hiç yaralanmamalıydı, hatta niye kaçtı ki? Bence kuşatmayı kaldırtıp o gazla Edirne'yi alarak Osmanlı'yı yıkmalıydı ve aşk hayatı daha renkli olmalıydı, ne bileyim, bir kız daha olsa bir aşk üçgeni görsek fena olmazdı. Dizinin adı Rise of Giovanni: Giustiniani midir nedir?
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.