01-02-2016, 02:11
Baba geldi baba çözücek babayı izleyin.
Mesajları okudum, güzel bir ortam oluşmuş . Ben de bildiklerimi yazacağım.
Şuanda aslen konuştuğumuz konu doğrudan bir yaratıcının varlığı ya da yokuluğu. İki durum da korkutucu.
Semavi dinlerdeki yaratıcı sonsuz bilgelikte ve herşeye gücü yeten bir varlıktır. Dolayısıyla günümüz bilinen gerçekleriyle bir kez bile çelişmemesi gerekir. Evet günümüz diyorum çünkü indirilen dinler, indirildikleri dönemdeki tüm doğruları herşeyiyle yansıtıyor. Bilim burada dinle çelişir. Çünkü bugün bile eğer ki bir din geldi desek; bu dine göre evren big bang ile oluştu vs gibi günümüzdeki bilgilerle uyuşan şeyler yazılsa bile gün gelip big bang yerine daha geçerli bir teori geçtiğinde o da günü geçmiş bir bilgi oluyor. Bilim dünkü bilgiyle kalmaz. Sürekli sorgular ve bu sorgulama sürekli bir adım öteye götürür. Kesinlikle dogmatik değildir. Bir tez sunulur ve test edilir. "Her kuğu beyazdır." tezini 10.000 beyaz kuğu bulup test edebilirsiniz ancak gün gelip biri siyah kuğu bulursa o tezin de yanlışlığı anlaşılır ve hemen terkedilir.
Bilim ve dinin bir arada olamamasının kısaca sebebini açıkladım. Bilim dünkü bilgiyle kalamaz. Bilim de bize elle tutulur gerçekleri verdiği için şahsen ben ondan taraf tutuyorum. Çünkü mükemmel bir varlık tarafından indirilen bir kitap evrendeki hiçbir bilgiyle çelişmemek zorundadır. Kuğu örneğindeki gibi 10.000 örtüşme bulabilirsiniz ama 1 çelişki yanlışlığını ispatlar. Çelişkileri boşuna yazmıyorum gerekirse yazarım, konuda bol bol resimli örneği bile var.
Eğer semavi dinler doğru değil dediysek yaratıcı da yoktur diyebilir miyiz? Hayır.
Kesinlikle yaratıcıyı nasıl tanımladığınıza göre değişir. Yaratıcı sonsuz güce sahip olmayabilir. Evrendeki olaylara etki edemiyor olabilir ki labaratuarlarda evren yarattığını söyleyen fizikçileri de düşünürsek bu ihtimaller uzak değil.
Labaratuarda Evren Yaratılması
Evrenin yaratılıp yaratılmadığı konusunu tartışamayız. Çünkü evrenin sonunda ne olduğunu dışnda ne olduğunu ve evrenden önce ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak tasarlanıp tasarlanamayacağı tartışılabilir. Günümüzdeki gözlemlerle söyleyebilirz ki evrendeki tüm olaylar tesadüf eseridir. Düzen yoktur. Ölümüne random dır uzaydaki olaylar.
Yeteri kadar geniş düşündük. Ölçeği küçültelim.
Dünyamıza gelelim. Bundan 4.4 milyar yıl önce dünya oluştu(güneşe büyük bir meteorun çarpmasıyla koptu). Yaklaşık 3.8 milyar yıl önce ilk canlı. İnanılmaz çeşitli oluşumlar buzul çağları vs. 65 milyon yıl önce bir meteor ile dinazor nesli tükeniyor. ve bizim türümüz ilk 100bin yıl önce varlığını gösteriyor. Bakınız o sıra hala insandan önce de farklı insanlar var. Son neanderthal 25.000 yıl önce ölüyor. (homo sapiens lerle verimli döl veremiyorlar) 4000 yıl önce yazı bulunuyor tarih kaydedilmeye başlanıyor. ve tek yaratıcıdan gelen dinler indirilmeye başlanıyor.
Tüm sayılar fosiller ve projeler sonucu ortak görüşteki yıllardır. Buradaki mantıksızlık rahatlıkla anlaşılabiliyor. Tüm bu bilgiler o dönemler bilinseydi kesinlikle dini kitaplarda olacağına eminim ama bilinmiyordu.
Neyse yine konu dağılıyor. sonuç evrim.
ha evrim nedir . ana yemek gidiyordu.
Örnekle çok kolay anlaşılabilir. Hatta insanların hikayesini anlatayım. Afrikada yanılmıyorsam kongoda atalarımız hala 4 ayak üstünde yaşarken büyük bir doğa felaketi sonucu (yangın vs) gibi ağaçlar yokoluyor ve bu primatlar 1 metre uzunluğunda otların içinde kalıyor. Bu şekilde yırtıcı hayvanlar gözükmez. O yüzden 2 ayaklarının üstüne kalkıyorlar. Burada 2 elimizin boşta kalmasıyla aklımızın gelişmesinin birbirine paralel gitti düşünülüyor. Ortamdaki ağaçların yok olması tamamen tesadüfidir. Eğer ortam zorlamasa gayet hayatına devam edebilirdi bu primatlar. zürafalar belli seviyedeki yaprakları yedikten sonra sadece boynu daha uzun olanlar hayatta kalır ve daha yüksekteki besinlerle beslenir. bu hayatta kalan daha uzun boyunlu zürafalar çiftleşerek kendileri gibi bireyler verirler. bu tamamen doğanın zar atmasıdır yani.
Biliyorum evrimi güzel anlatamadım idare edin. Eğer okuyup yeni şeyler öğrendiyseniz ne mutlu bana.
Mesajları okudum, güzel bir ortam oluşmuş . Ben de bildiklerimi yazacağım.
Şuanda aslen konuştuğumuz konu doğrudan bir yaratıcının varlığı ya da yokuluğu. İki durum da korkutucu.
Semavi dinlerdeki yaratıcı sonsuz bilgelikte ve herşeye gücü yeten bir varlıktır. Dolayısıyla günümüz bilinen gerçekleriyle bir kez bile çelişmemesi gerekir. Evet günümüz diyorum çünkü indirilen dinler, indirildikleri dönemdeki tüm doğruları herşeyiyle yansıtıyor. Bilim burada dinle çelişir. Çünkü bugün bile eğer ki bir din geldi desek; bu dine göre evren big bang ile oluştu vs gibi günümüzdeki bilgilerle uyuşan şeyler yazılsa bile gün gelip big bang yerine daha geçerli bir teori geçtiğinde o da günü geçmiş bir bilgi oluyor. Bilim dünkü bilgiyle kalmaz. Sürekli sorgular ve bu sorgulama sürekli bir adım öteye götürür. Kesinlikle dogmatik değildir. Bir tez sunulur ve test edilir. "Her kuğu beyazdır." tezini 10.000 beyaz kuğu bulup test edebilirsiniz ancak gün gelip biri siyah kuğu bulursa o tezin de yanlışlığı anlaşılır ve hemen terkedilir.
Bilim ve dinin bir arada olamamasının kısaca sebebini açıkladım. Bilim dünkü bilgiyle kalamaz. Bilim de bize elle tutulur gerçekleri verdiği için şahsen ben ondan taraf tutuyorum. Çünkü mükemmel bir varlık tarafından indirilen bir kitap evrendeki hiçbir bilgiyle çelişmemek zorundadır. Kuğu örneğindeki gibi 10.000 örtüşme bulabilirsiniz ama 1 çelişki yanlışlığını ispatlar. Çelişkileri boşuna yazmıyorum gerekirse yazarım, konuda bol bol resimli örneği bile var.
Eğer semavi dinler doğru değil dediysek yaratıcı da yoktur diyebilir miyiz? Hayır.
Kesinlikle yaratıcıyı nasıl tanımladığınıza göre değişir. Yaratıcı sonsuz güce sahip olmayabilir. Evrendeki olaylara etki edemiyor olabilir ki labaratuarlarda evren yarattığını söyleyen fizikçileri de düşünürsek bu ihtimaller uzak değil.
Labaratuarda Evren Yaratılması
Evrenin yaratılıp yaratılmadığı konusunu tartışamayız. Çünkü evrenin sonunda ne olduğunu dışnda ne olduğunu ve evrenden önce ne olduğunu bilmiyoruz. Ancak tasarlanıp tasarlanamayacağı tartışılabilir. Günümüzdeki gözlemlerle söyleyebilirz ki evrendeki tüm olaylar tesadüf eseridir. Düzen yoktur. Ölümüne random dır uzaydaki olaylar.
Yeteri kadar geniş düşündük. Ölçeği küçültelim.
Dünyamıza gelelim. Bundan 4.4 milyar yıl önce dünya oluştu(güneşe büyük bir meteorun çarpmasıyla koptu). Yaklaşık 3.8 milyar yıl önce ilk canlı. İnanılmaz çeşitli oluşumlar buzul çağları vs. 65 milyon yıl önce bir meteor ile dinazor nesli tükeniyor. ve bizim türümüz ilk 100bin yıl önce varlığını gösteriyor. Bakınız o sıra hala insandan önce de farklı insanlar var. Son neanderthal 25.000 yıl önce ölüyor. (homo sapiens lerle verimli döl veremiyorlar) 4000 yıl önce yazı bulunuyor tarih kaydedilmeye başlanıyor. ve tek yaratıcıdan gelen dinler indirilmeye başlanıyor.
Tüm sayılar fosiller ve projeler sonucu ortak görüşteki yıllardır. Buradaki mantıksızlık rahatlıkla anlaşılabiliyor. Tüm bu bilgiler o dönemler bilinseydi kesinlikle dini kitaplarda olacağına eminim ama bilinmiyordu.
Neyse yine konu dağılıyor. sonuç evrim.
ha evrim nedir . ana yemek gidiyordu.
Örnekle çok kolay anlaşılabilir. Hatta insanların hikayesini anlatayım. Afrikada yanılmıyorsam kongoda atalarımız hala 4 ayak üstünde yaşarken büyük bir doğa felaketi sonucu (yangın vs) gibi ağaçlar yokoluyor ve bu primatlar 1 metre uzunluğunda otların içinde kalıyor. Bu şekilde yırtıcı hayvanlar gözükmez. O yüzden 2 ayaklarının üstüne kalkıyorlar. Burada 2 elimizin boşta kalmasıyla aklımızın gelişmesinin birbirine paralel gitti düşünülüyor. Ortamdaki ağaçların yok olması tamamen tesadüfidir. Eğer ortam zorlamasa gayet hayatına devam edebilirdi bu primatlar. zürafalar belli seviyedeki yaprakları yedikten sonra sadece boynu daha uzun olanlar hayatta kalır ve daha yüksekteki besinlerle beslenir. bu hayatta kalan daha uzun boyunlu zürafalar çiftleşerek kendileri gibi bireyler verirler. bu tamamen doğanın zar atmasıdır yani.
Biliyorum evrimi güzel anlatamadım idare edin. Eğer okuyup yeni şeyler öğrendiyseniz ne mutlu bana.