20-09-2017, 10:31
Konuyla doğrudan ilgili olduğunu düşünmesem de İbn Haldun' un Mukaddime'sinin evrim teorisine uygun düşen bazı fikir ve kanaatleri ihtiva ettiğini belirtmek isterim.
İlgilenenler için bir makale: https://tavassut.wordpress.com/2015/02/1...bn-haldun/
Bu konuda söylemek istediğim diğer bir husus; yaratılış inancının evrim teorisinin varlığıyla hatta herhangi bir bilimsel teori ile hiç bir zaman çelişmeyeceği durumudur. Örneğin; Hz. Adem ve Hz. Havva'nın topraktan yaratılması dogmatik bilgisini, evren yaratılmadan önce oluşturulan bir ilk insan modelinin tasarlanması süreci olarak savunabiliriz. Ayrıca 'İnkâr edenler görmediler mi ki, şüphesiz gökler ve yer birbirine bitişik idiler de onları ayırdık ve her canlı şeyi, sudan yaptık. Hâlâ îmân etmiyorlar mı?' (Enbiya 30) gibi bir ayetin big bang ve evrim teorisinde bahsedilen ilk canlının suda oluştuğu görüşünü destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
Dini öğretinin bilimsel nitelikte bir ispat iddiası olduğunu düşünmüyorum. İnanç sahibi bir insan olarak bilimsel gelişmelerin ve teorilerin olduğu gibi kabul edilerek İslam inancının bu argümanlara göre yorumlanması gerektiği kanaatindeyim. Gerçekte böyle olmasa bile yani bilimsel görüşler değişse ve yeni teoriler üretilse bile bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde yapılacak rasyonel hareket bu görüşlere tabi olmaktır. Çünkü İslam öğretisinin temel amacı maddeyi açıklamak değil, ahlak oluşturmaktır; bu da felsefe ve sosyolojinin konusudur.
Örneğin Hz. Peygamber ile ilgili bu konuyla ilişkilendirilebilecek şöyle bir olay var:
Talha b. Ubeydullah anlatıyor: “Resulullah ile birlikte hurmalıklarının başında bulunan bir topluluğa uğradım.” Allah’ın Resulü (asm), (orada bulunanlara bahçelerinde çalışanlarla ilgili olarak) “Bunlar böyle ne yapıyorlar?” dedi. Onlar da, çiçeğin erkeğini dişininkine aktarmak suretiyle aşılama yaptıklarını söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz, “Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum” buyurdular. (Aşılamayla uğraşan kişiler) Resûlüllah’ın bu haberini alınca yapmakta oldukları işi terkettiler. Sonra (onların aşılamayı) terkettikleri haberi Resûlüllah’a ulaştırılınca şöyle buyurdu: “Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin. Ancak size Allah adına konuştuğumda onu alınız/tutunuz, zira ben O’na asla yalan isnat etmem.” (Müslim, Fedail,139; İbn Hanbel, 1/162; İbn Mace, Ruhûn, 15)
İlgilenenler için bir makale: https://tavassut.wordpress.com/2015/02/1...bn-haldun/
Bu konuda söylemek istediğim diğer bir husus; yaratılış inancının evrim teorisinin varlığıyla hatta herhangi bir bilimsel teori ile hiç bir zaman çelişmeyeceği durumudur. Örneğin; Hz. Adem ve Hz. Havva'nın topraktan yaratılması dogmatik bilgisini, evren yaratılmadan önce oluşturulan bir ilk insan modelinin tasarlanması süreci olarak savunabiliriz. Ayrıca 'İnkâr edenler görmediler mi ki, şüphesiz gökler ve yer birbirine bitişik idiler de onları ayırdık ve her canlı şeyi, sudan yaptık. Hâlâ îmân etmiyorlar mı?' (Enbiya 30) gibi bir ayetin big bang ve evrim teorisinde bahsedilen ilk canlının suda oluştuğu görüşünü destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
Dini öğretinin bilimsel nitelikte bir ispat iddiası olduğunu düşünmüyorum. İnanç sahibi bir insan olarak bilimsel gelişmelerin ve teorilerin olduğu gibi kabul edilerek İslam inancının bu argümanlara göre yorumlanması gerektiği kanaatindeyim. Gerçekte böyle olmasa bile yani bilimsel görüşler değişse ve yeni teoriler üretilse bile bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde yapılacak rasyonel hareket bu görüşlere tabi olmaktır. Çünkü İslam öğretisinin temel amacı maddeyi açıklamak değil, ahlak oluşturmaktır; bu da felsefe ve sosyolojinin konusudur.
Örneğin Hz. Peygamber ile ilgili bu konuyla ilişkilendirilebilecek şöyle bir olay var:
Talha b. Ubeydullah anlatıyor: “Resulullah ile birlikte hurmalıklarının başında bulunan bir topluluğa uğradım.” Allah’ın Resulü (asm), (orada bulunanlara bahçelerinde çalışanlarla ilgili olarak) “Bunlar böyle ne yapıyorlar?” dedi. Onlar da, çiçeğin erkeğini dişininkine aktarmak suretiyle aşılama yaptıklarını söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz, “Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum” buyurdular. (Aşılamayla uğraşan kişiler) Resûlüllah’ın bu haberini alınca yapmakta oldukları işi terkettiler. Sonra (onların aşılamayı) terkettikleri haberi Resûlüllah’a ulaştırılınca şöyle buyurdu: “Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin. Ancak size Allah adına konuştuğumda onu alınız/tutunuz, zira ben O’na asla yalan isnat etmem.” (Müslim, Fedail,139; İbn Hanbel, 1/162; İbn Mace, Ruhûn, 15)