İleti Sayısı: 1,494
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
5
Soner Yalçın bugün hiç alakası olmadığı bir konuyu köşesine taşımış.
http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/so...i-2015864/
Yazıda Darwin'in hiç doğal seçilim ifadesini kullanmadığını söylüyor. Popüler olduğu için belki okuyanınız vardır. Külliyen yalan. Türlerin kökeni kitabının orijinal ismi, On the Origin of Species by Means of Natural Selection.
•
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
Konuyla doğrudan ilgili olduğunu düşünmesem de İbn Haldun' un Mukaddime'sinin evrim teorisine uygun düşen bazı fikir ve kanaatleri ihtiva ettiğini belirtmek isterim.
İlgilenenler için bir makale: https://tavassut.wordpress.com/2015/02/1...bn-haldun/
Bu konuda söylemek istediğim diğer bir husus; yaratılış inancının evrim teorisinin varlığıyla hatta herhangi bir bilimsel teori ile hiç bir zaman çelişmeyeceği durumudur. Örneğin; Hz. Adem ve Hz. Havva'nın topraktan yaratılması dogmatik bilgisini, evren yaratılmadan önce oluşturulan bir ilk insan modelinin tasarlanması süreci olarak savunabiliriz. Ayrıca 'İnkâr edenler görmediler mi ki, şüphesiz gökler ve yer birbirine bitişik idiler de onları ayırdık ve her canlı şeyi, sudan yaptık. Hâlâ îmân etmiyorlar mı?' (Enbiya 30) gibi bir ayetin big bang ve evrim teorisinde bahsedilen ilk canlının suda oluştuğu görüşünü destekler nitelikte olduğunu söyleyebiliriz.
Dini öğretinin bilimsel nitelikte bir ispat iddiası olduğunu düşünmüyorum. İnanç sahibi bir insan olarak bilimsel gelişmelerin ve teorilerin olduğu gibi kabul edilerek İslam inancının bu argümanlara göre yorumlanması gerektiği kanaatindeyim. Gerçekte böyle olmasa bile yani bilimsel görüşler değişse ve yeni teoriler üretilse bile bulunduğumuz zaman dilimi içerisinde yapılacak rasyonel hareket bu görüşlere tabi olmaktır. Çünkü İslam öğretisinin temel amacı maddeyi açıklamak değil, ahlak oluşturmaktır; bu da felsefe ve sosyolojinin konusudur.
Örneğin Hz. Peygamber ile ilgili bu konuyla ilişkilendirilebilecek şöyle bir olay var:
Talha b. Ubeydullah anlatıyor: “Resulullah ile birlikte hurmalıklarının başında bulunan bir topluluğa uğradım.” Allah’ın Resulü (asm), (orada bulunanlara bahçelerinde çalışanlarla ilgili olarak) “Bunlar böyle ne yapıyorlar?” dedi. Onlar da, çiçeğin erkeğini dişininkine aktarmak suretiyle aşılama yaptıklarını söylediler. Bunun üzerine Resûlüllah Efendimiz, “Bunun bir fayda sağlayacağını zannetmiyorum” buyurdular. (Aşılamayla uğraşan kişiler) Resûlüllah’ın bu haberini alınca yapmakta oldukları işi terkettiler. Sonra (onların aşılamayı) terkettikleri haberi Resûlüllah’a ulaştırılınca şöyle buyurdu: “Bu, onlara bir fayda temin ediyorsa bunu yapsınlar. Ben sadece bir zannımı (kanaatimi) ifade ettim, beni zannımdan dolayı muaheze etmeyin. Ancak size Allah adına konuştuğumda onu alınız/tutunuz, zira ben O’na asla yalan isnat etmem.” (Müslim, Fedail,139; İbn Hanbel, 1/162; İbn Mace, Ruhûn, 15)
İleti Sayısı: 163
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
0
Güzel bilgilendirme. SEnin dediğine paralel olarak Ali Fuad BAşgil hoca da İslamın ilgi alanının manevi hayat, bilimin ilgi alanının ise maddiyat olduğunu dolayısıyla İslamla bilimin çekişmemesi gerektiğini söyler. BEnce de çok many-tıklı bir düşünce.
•
İleti Sayısı: 1,576
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
5
Evrim ile İslam ne kadar istenilmese de çakışıyor. İlk insan İslam'da mevcuttur lakin evrimde bu yoktur. İslam alimlerinin İslam'a rağmen evrimi savunması güzel bir şey lakin bu uç noktada verdikleri kesin yanıtlar hangisine yakın olduklarını daha net belirtir.
İleti Sayısı: 353
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
2
@ HulkSpider03 haklisin azizim gunumuzde bir de evrimci islamcilar cikti birde ayetleri cekip sundurup bilime uyduranlar da dolu maalesef
Noro lim, noro lim , Asfaloth!
•
İleti Sayısı: 740
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
22
30-09-2017, 23:04
(Son Düzenleme: 30-09-2017, 23:04, Düzenleyen: Yabgu Khan.)
(30-09-2017, 19:13)HulkSpider03 : Evrim ile İslam ne kadar istenilmese de çakışıyor. İlk insan İslam'da mevcuttur lakin evrimde bu yoktur. İslam alimlerinin İslam'a rağmen evrimi savunması güzel bir şey lakin bu uç noktada verdikleri kesin yanıtlar hangisine yakın olduklarını daha net belirtir.
Kur'an da geçen insan terimi ile günümüz biliminde ki ilk insan teriminin aynı olduğu iddia edilemez. Kur'an ileride insanı oluşturmuş olan herhangi bir varlığa da insan demiş olabilir. Bu konu yoruma açıktır.
@ glorfindel Evrimci İslamcılar günümüzde değil daha Abbasi döneminden itibaren varlardı. Ayetleri çekip sündüren kimse yok dinin bazı konularda yoruma açık bir felsefesi vardır.
İleti Sayısı: 353
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
2
01-10-2017, 01:15
(Son Düzenleme: 01-10-2017, 01:18, Düzenleyen: glorfindel.)
@ Yabgu Khan dostum haklisin aslinda yoruma aciklik konusunda isid gibi teror orgutleride bir sekilde niyetlerini ayetlere dayandirabiliyorlar buna benzer daha neler gordum insan bilim yapar ve bunun dini yoktur abbasi doneminin insanlarindan bilimle ugrasan vardir elbet her milletten oldugu gibi ve evrim hakkindada okumus dusunmus yorum yapmis olabilirler ama bu adamlar evrimi ayetlerden ogrendiler denilemez dediklerim kurandan uc bes ayet okuyup onu evrime dayandirmalari ayni seyi diger seylerdede yapiuorlar bilim.insanlaei bir seyler buluyorlar bu zaten kuranda yaziyor diyip dinini hakli cikarma cabalari icindeler abbasi doneminin bilimle ugrasan insanlariysa bunu gozlem ve notlar uzerinden cikarim yaparak gerceklestirdiler benim dusunen arastiran muslumana lafim yok hayatin sadece kuranda yazdigini iddaa edenelre lafim fizik kimya biyoloji matematik astronomi vs vs bu insanlara gore hepsi kuranda var
Noro lim, noro lim , Asfaloth!
İleti Sayısı: 216
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
5
Vov forumun en çorak kısmında bir vaha varmış. Yazılanları detaylıca okuyamadım fakat bir soru ve bir deyim dikkatimi çekti, kendimi tutamayıp konuyu hortlatmaya karar verdim umarım başka birini tekrar etmiyorumdur.
Soru: Herhangi bir memeli (kompleks) canlı nasıl prokaryot(basit) bir hücrenin kısıtlı süre sonunda ki dölü olabilir?
Algılayış itibariyle günlük hayatta pek de gözlemleyemediğimiz, zaten varlıklarına da bir kaç asırdır vakıf olduğumuz bir takım tek hücreli canlıların sizin benim veyahut bir timsahın büyük büyük dedesi olduğunu idrak etmek bazı yönleriyle zor olabilmekte ama olay bakış açısında bitiyor. Bizim canlı dediğimiz varlıkların en temel ortaklığı kendilerini bir şablon (DNA,RNA vb) üzerinden oluşturmaları. Biyokütlemiz aslında bu verinin dışa vurumundan başka bir şey değil. Özetle demek istediğim prokaryot bir hücre aslında bir çitaya dönüşmemekte, prokaryot hücreyi kendi yapan genetik veri zaman içerisinde aynı ribosomları kullanarak daha farklı bizim gözümüzde daha gelişmiş çeşitli ürünler üretmekte. Bu ürünler bulunduğu ortamda hayatta kalmasını kolaylaştırırsa başarılı olmakta. Geçmişte prokaryot bir hücrenin içindeki mitoz bölünme yapabilmekten aciz bir miktar veri bir kaç döl sonra bazen olduğu yerde kalıyor bazen yitip gidiyor bazen ise kendini korumak için hücre çekirdeği üretme bilgisini kazanıyor. Uzun bir süreçte bir de bakıyorsunuz bir prokaryot hücrenin bölünmesiyle oluşan 2 aynı veriden biri çalışmış adam olmuş. Karınca formuna gelmiş öbürü halen daha kendi yağında kavrulurken. İşte bu değişime kısaca evrim mekanizması diyoruz. Genetik verinin değişimi.. Bu mekanizmanın nasılını evrim teorisi açıklamakta. Sürekli sorulan neden böyle peki sorusu ise oldukça anlamsız çünkü ortada bir amaç yok hiçbir zaman da olmadı olduğu da hiç iddia edilmedi. Elektronlar atom çekirdeğinin etrafında dönerken bir amaca sahip değiller bir amaç gütmüyorlar sadece davranışları böyle ve insanlık olarak bu durumunda nasılını bilimsel olarak açıklamaya, anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Aynı durum bilimin bir çok alanında olduğu gibi biyolojinin evrim alanında da mevcut. Konudan bağımsız olarak evrim mi yaratılış mı sorusu da oldukça absürt neyi neyle kıyasladığımıza dikkat edelim lütfen.
Deyim: Türlerin evrimleri sırasında ki yönelimlerinin içsel olduğuna işaret eden söylemler.
Bu tarz yorumlar pek doğru değil arkadaşlar insanlar bulundukları çevre onları buna zorladığı için zeki olmadılar. Bilhassa bulundukları çevre içinde zeki olan üyeler hayatta kalabildi. Çevre ya da öznenin kendisi herhangi bir ögeyi değiştirmek amacı içerisinde değildir. Ortada yalnızca sürekli bir olageliş var. Çita hızlı koşması gerektiği için hızlı koşmuyor. Kendisi sadece genellikle hızlı koşabilen bir hayvan hızlı koşmak gibi bir amacı yok.Yeni doğmuş bir çita ben daha hızlı koşecem la sizden diyerek dünyaya gözlerini açmıyor.Zekanın gelişimi ve neden bazı canlılarda gelişememeside yine bu konuyla ilintili hiç bir canlı(genetik veri) daha güçlü daha hızlı daha zeki olmaya çalışmıyor. Sistemin parçaları için bir iradeden söz etmek mümkün değil. Buna rağmen sanki kendilerini geliştirmek gibi bir amaçları varmış gibi algılanıyorlar. Böyle bir kolektif ülkü olsaydı o zaman şimdiki maymunlar neden insan olmuyor diye sorardım size ya da daha doğru bir tanımla madem ökaryot olmak daha "havalı" neden tüm prokaryotlar ökaryot olmadı?
Ek: Yaratılış inancında bir amacın olması evriminde bir amacı olmasını gerektirmez.
Ek2: Yaratılış vs Evrim garabeti de öznel bir düşüncenin öznel olduğunu farkında olmayarak kendini nesnel sanmasından kaynaklanmakta. İşte bu çok daha ilginç bir mevzu aslında.
Aşağıdaki 1 üye Adm nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Adm nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• perverende
İleti Sayısı: 1,576
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
5
Çok takip edemedim lakin bilgisi olan biri açıklayabilirse sevinirim.
Çinde ya da Kıbrısta(?) ortaya çıkan yeni bir insan türü Afrika Kökenli İnsan düşüncesini çürüttü tarzı iddalar vardı. Bunun sonucu ne oldu?
•
İleti Sayısı: 382
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
6
15-12-2017, 23:51
(Son Düzenleme: 15-12-2017, 23:52, Düzenleyen: strateggy.)
(15-12-2017, 21:54)HulkSpider03 : Çok takip edemedim lakin bilgisi olan biri açıklayabilirse sevinirim.
Çinde ya da Kıbrısta(?) ortaya çıkan yeni bir insan türü Afrika Kökenli İnsan düşüncesini çürüttü tarzı iddalar vardı. Bunun sonucu ne oldu?
Kıbrıs'ta değil Çin'de bulunmuş bu fosiller. Yalnız Afrika kökenli insan düşüncesini çürütemez çünkü tek insan türü Homo Sapiens değil. Afrika'dan dünyaya yayılan insan türü Homo Sapiens. Diğer insan türleri yok olduğu ve modern insanın temsilcisi de Homo Sapiens olduğu için insanların Afrika'dan geldiği söyleniyor. Bizim dahil olduğumuz insan türü Homo Sapiens fakat bu tek insan türü değil. Bir zamanlar bir çok insan türü doğada dolaşmaktaydı. Homo erectus, Homo naledi, (2015 yılında keşfedildi) Homo neanderthalensis, (kısaca Neandertaller) Homo habilis, Homo Rudolfensis, Denisovalılar gibi türler vardı. Dahası için: http://evrimagaci.org/article/tr/insanin-evrimi-uzerine
Peki bu Çin'de bulunanlar ne? Çin’deki örnekler belirgin bir şekilde modern insana yani Homo Sapiens’e ait değil. Dişlerin bir kısmı daha erken bir tür olan Homo Erectus’un dişlerine, bir kısmı da Neandertallerinkilere benzeyen daha ilkel özellikler taşıyor. Ayrıca diğer iskelet parçaları da bilinen türlerle eşleşmiyor. Yani ortada kesin bir görüş yok. Bazı bilim insanları bunun yeni bir insan türüne ait olduğunu bazıları ise Denisovalılara ait olduğunu söylüyor. Dahası için: http://arkeofili.com/cinde-bulunan-insan...-olabilir/
"... Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.."
İleti Sayısı: 337
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
2
Geçen gün izlediğim bir belgeselde bir bitki türü tozlaşma sağlamak için çiçeğini kraliçe arıya benzeterek arıları kendine çekiyordu. Bu tür ilginç gelişimler nasıl oluşuyor, hayret ediyorum.
Doğadaki canlılar karmaşık ilişkilere sahip bir dengede yaşıyorlar. Evrimsel süreçte bu denge sürekli bozulup yeniden kurulmuş. Şu an dünyada milyonlarca tür var, özellikle böceklerde. Belki de bu süreçte milyarlarca tür yok olmuştur. İnanılmaz bir değişim.
Bütün bunların nasıl oluştuğunu anlıyoruz ama ne için olduğunu sorduğumuzda bir belirsizlik doğuyor. Oysa doğaya yaratılış inancı ile baktığımızda her şeyi kapsayan bir anlam ortaya çıkıyor.
İleti Sayısı: 1,576
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
5
(18-12-2017, 10:32)Ibn Khaldun : Geçen gün izlediğim bir belgeselde bir bitki türü tozlaşma sağlamak için çiçeğini kraliçe arıya benzeterek arıları kendine çekiyordu. Bu tür ilginç gelişimler nasıl oluşuyor, hayret ediyorum.
Doğadaki canlılar karmaşık ilişkilere sahip bir dengede yaşıyorlar. Evrimsel süreçte bu denge sürekli bozulup yeniden kurulmuş. Şu an dünyada milyonlarca tür var, özellikle böceklerde. Belki de bu süreçte milyarlarca tür yok olmuştur. İnanılmaz bir değişim.
Bütün bunların nasıl oluştuğunu anlıyoruz ama ne için olduğunu sorduğumuzda bir belirsizlik doğuyor. Oysa doğaya yaratılış inancı ile baktığımızda her şeyi kapsayan bir anlam ortaya çıkıyor.
Anlam neden arıyorsun? Anlam aradığında bu bilimden çıkar din konusu olur yahut felsefe(?).
•
|