07-08-2018, 15:46
Tabnit artık Fatih lakabını almıştı. Kral Fatih Tabnit diye anılıyordu.
İspanyol başkenti Asturica'ya doğru yöneldi Fatih Tabnit. Yalnız bu esnada Scallabis'in etrafı ufak ispanyol birlikler tarafından çevriliyordu.
Artık 50 yaşını geçen Tabnit'in saçları beyazlamaya başlamıştı. Ama bu durmasına engel olmayacaktı. Karşısına çıkan her türlü engeli aşma heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.
Hızlı bir şekilde karşısına çıkan ispanyol birimlerini yok etmek istiyordu. Acele etmeliydi.
Daha ilk saldırıda ispanyollar yine afallamıştı.
Az bir kayıpla yine harika bir zafer kazanılmıştı.
Ve Asturica kuşatmaya alındı.
Bu esnada Makedonlar ile Roma savaşa tutuşmuştu.
İspanyol Kralı Asturica'daydı. Ama çok az sayıdaki garnizon ile kazanma şansı yoktu.
Buna rağmen bayağı kayıp verdirmişti. Ama Astruica artık Numidia'nındı.
Asturica yağmalandı. Ama bu isyan çıkmasını engellemedi. Binalar yıkıldı ve şehir kendi haline bırakıldı. Hızlıca Kordubaya geri dönmesi gerekiyordu. Çünkü Kordoba kuşatma altına alınmıştı. Bu sırada Asturica asiler tarafından ele geçirildi.
Mahvolmuş bir ekonomi, anavatanından göçmüş bir topluluk, halkı için her türlü savaşı vermeye hazır bir Kral. Bu Tabnit'in hikayesiydi. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu Tabnit. Ama Kordoba'ya zamanında yetişebileceğinden şüpheliydi.
Kordobaya yetişemeyecekti. Bu sebeple Scallabis'teki ufak birliğe saldırmayı yeğledi. Kordoba'ya ilerlese bile o varamadan savaş bitmiş olacaktı. En mantıklısı Scallabis'ten de olmamaktı. Kordoba için Milqart'a dualar edilecekti.
Hızlıca yok edildi ispanyollar.
700 civarında kişi yok edilmiş. Buna karşın 9 kayıp verilmişti.
Şimdi ise Balshiek İspanyollara karşı tek başına Kordoba'yı savunacaktı.
Sur üzerinde değil de şehir merkezinde bir savunma hazırlandı.
Sadece birkaç atlı düşmanı oyalamak için kapıda bekleyecekti. Bu alışılagelmemiş taktiğin işe yaramasını umuyordu.
Kulelerden atılan ateşli oklar koçbaşının yanmasına ve kullanılamamasına sebep olmuştu. Düşman surlara tırmanarak ok yemeye devam edecekti.
Önce surları sonra kapıları ele geçiren ispanyollar hızlıca merkeze doğru ilerlemeye başladı.
Menzilli birimleri iyi yerleştiren Balshiek karşıdan gelen düşmanın çapraz ateşte kalmasını planlıyordu. Ve böyle de oldu.
İlk gelen atlıların arkasından piyadeler de saldırıya geçti. Ama Balshiek ise atlarını piyadelere yandan sürerek hızlıca bir şok etkisi yaratma peşindeydi.
İlk saldırı püskürtülmüştü ve İspanyol general öldürülmüştü. Bu ispanyollarda bir panik havasına sebep olacaktı.
Diğer ispanyol general ise beklenmeyen taraftan geldi. Bu işi biraz zora sokacaktı.
Ama çok geçmeden bu general de öldürüldü. Bir destan yazılıyordu adeta.
Son olarak paralı askerlerden oluşan bir birlik yaklaştı. Bunlara da ateşli ok fırlatılmasını emretti Balshiek. Böylece düşman daha yaklaşmadan moral bozukluğu yaşayacaktı.
Arkasından atlarla saldırı alınca çok dayanamadılar ve zafer Numidia'nındı.
Kendini kanıtlamıştı artık Balshiek
Zaferin haberini alan Tabnit çok sevinmişti. Orduları bu sefer Güneydoğuya sürecekti. Bu bölgedeki ispanyol toprağını da alarak ülkeyi genişletmeyi düşünüyordu. Ama ekonomik sıkıntılar yüzünden yeni asker yetiştirilemiyordu.
Ekonomik sıkıntılarla beraber şehrin nüfusundaki hızlı artış isyanlara sebep olmaya başlamıştı.
20 bine yaklaşan nüfusu idare etmek zorlaşıyordu.
Fatih Tabnit şehrin boşaltılmasını emretti. İsyancılara güzel bir ders verilecekti.
Öncelikle Kartaca tapınağı yıkıldı.
Bu sırada ispanyol gemileri hala pes etmemişti.
Ve bu sefer zafer kazanmışlardı.
İsyancıların Kartacalı olduğu farkedildi. Tabnit tahmin etmişti bunu.
Şehir kuşatıldı ve tekrar alındı.
Yaklaşık 10 bin civarındaki kartacalı katledildi.
Güneyden ilerlemeyi düşündü Tabnit ama ispanyollar yine geliyordu.
Bu sefer geri döndü Tabnit. Çok asker kaybedilmişti. Giderek zayıflıyordu Numidia.
Düşmanla karşılıklı mevzilenildi.
Tabnit ve atlı birlikler önden hızlıca saldırdı.
Ve zafer yine Fatih Tabnit'indi.
Ve yine yola çıkıyordu Tabnit. Önünde onu ne beklediğini bilmeden.
İspanyol başkenti Asturica'ya doğru yöneldi Fatih Tabnit. Yalnız bu esnada Scallabis'in etrafı ufak ispanyol birlikler tarafından çevriliyordu.
Artık 50 yaşını geçen Tabnit'in saçları beyazlamaya başlamıştı. Ama bu durmasına engel olmayacaktı. Karşısına çıkan her türlü engeli aşma heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.
Hızlı bir şekilde karşısına çıkan ispanyol birimlerini yok etmek istiyordu. Acele etmeliydi.
Daha ilk saldırıda ispanyollar yine afallamıştı.
Az bir kayıpla yine harika bir zafer kazanılmıştı.
Ve Asturica kuşatmaya alındı.
Bu esnada Makedonlar ile Roma savaşa tutuşmuştu.
İspanyol Kralı Asturica'daydı. Ama çok az sayıdaki garnizon ile kazanma şansı yoktu.
Buna rağmen bayağı kayıp verdirmişti. Ama Astruica artık Numidia'nındı.
Asturica yağmalandı. Ama bu isyan çıkmasını engellemedi. Binalar yıkıldı ve şehir kendi haline bırakıldı. Hızlıca Kordubaya geri dönmesi gerekiyordu. Çünkü Kordoba kuşatma altına alınmıştı. Bu sırada Asturica asiler tarafından ele geçirildi.
Mahvolmuş bir ekonomi, anavatanından göçmüş bir topluluk, halkı için her türlü savaşı vermeye hazır bir Kral. Bu Tabnit'in hikayesiydi. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu Tabnit. Ama Kordoba'ya zamanında yetişebileceğinden şüpheliydi.
Kordobaya yetişemeyecekti. Bu sebeple Scallabis'teki ufak birliğe saldırmayı yeğledi. Kordoba'ya ilerlese bile o varamadan savaş bitmiş olacaktı. En mantıklısı Scallabis'ten de olmamaktı. Kordoba için Milqart'a dualar edilecekti.
Hızlıca yok edildi ispanyollar.
700 civarında kişi yok edilmiş. Buna karşın 9 kayıp verilmişti.
Şimdi ise Balshiek İspanyollara karşı tek başına Kordoba'yı savunacaktı.
Sur üzerinde değil de şehir merkezinde bir savunma hazırlandı.
Sadece birkaç atlı düşmanı oyalamak için kapıda bekleyecekti. Bu alışılagelmemiş taktiğin işe yaramasını umuyordu.
Kulelerden atılan ateşli oklar koçbaşının yanmasına ve kullanılamamasına sebep olmuştu. Düşman surlara tırmanarak ok yemeye devam edecekti.
Önce surları sonra kapıları ele geçiren ispanyollar hızlıca merkeze doğru ilerlemeye başladı.
Menzilli birimleri iyi yerleştiren Balshiek karşıdan gelen düşmanın çapraz ateşte kalmasını planlıyordu. Ve böyle de oldu.
İlk gelen atlıların arkasından piyadeler de saldırıya geçti. Ama Balshiek ise atlarını piyadelere yandan sürerek hızlıca bir şok etkisi yaratma peşindeydi.
İlk saldırı püskürtülmüştü ve İspanyol general öldürülmüştü. Bu ispanyollarda bir panik havasına sebep olacaktı.
Diğer ispanyol general ise beklenmeyen taraftan geldi. Bu işi biraz zora sokacaktı.
Ama çok geçmeden bu general de öldürüldü. Bir destan yazılıyordu adeta.
Son olarak paralı askerlerden oluşan bir birlik yaklaştı. Bunlara da ateşli ok fırlatılmasını emretti Balshiek. Böylece düşman daha yaklaşmadan moral bozukluğu yaşayacaktı.
Arkasından atlarla saldırı alınca çok dayanamadılar ve zafer Numidia'nındı.
Kendini kanıtlamıştı artık Balshiek
Zaferin haberini alan Tabnit çok sevinmişti. Orduları bu sefer Güneydoğuya sürecekti. Bu bölgedeki ispanyol toprağını da alarak ülkeyi genişletmeyi düşünüyordu. Ama ekonomik sıkıntılar yüzünden yeni asker yetiştirilemiyordu.
Ekonomik sıkıntılarla beraber şehrin nüfusundaki hızlı artış isyanlara sebep olmaya başlamıştı.
20 bine yaklaşan nüfusu idare etmek zorlaşıyordu.
Fatih Tabnit şehrin boşaltılmasını emretti. İsyancılara güzel bir ders verilecekti.
Öncelikle Kartaca tapınağı yıkıldı.
Bu sırada ispanyol gemileri hala pes etmemişti.
Ve bu sefer zafer kazanmışlardı.
İsyancıların Kartacalı olduğu farkedildi. Tabnit tahmin etmişti bunu.
Şehir kuşatıldı ve tekrar alındı.
Yaklaşık 10 bin civarındaki kartacalı katledildi.
Güneyden ilerlemeyi düşündü Tabnit ama ispanyollar yine geliyordu.
Bu sefer geri döndü Tabnit. Çok asker kaybedilmişti. Giderek zayıflıyordu Numidia.
Düşmanla karşılıklı mevzilenildi.
Tabnit ve atlı birlikler önden hızlıca saldırdı.
Ve zafer yine Fatih Tabnit'indi.
Ve yine yola çıkıyordu Tabnit. Önünde onu ne beklediğini bilmeden.