Milqart'ın Çocukları
Bir Numidia Hikayesi
Uzun yıllar bölgesel çekişmeler sonucunda Syphax çevre eyaletleri ve yönetimleri kendine bağlayarak kendi hanedanına ait bir ülke kurmayı başarmıştı.
İlk oğlu Gisgo ise Veliaht ilan edilmişti. Syphax başkent Cirta'da, Gisgo Tingi'de diğer oğlu Muttines ise Siwa'da yönetimin başına geçmişti.
Dimmidi'deki garnizon komutanı Nepte'yi fethetmek için emir almıştı. Komutan Tydeides emrindeki birliklerle beraber Nepte'ye ilerlemeye başladı.
Kartaca ile dost olmak isteyen Syphax müttefiklik teklif etti. Lakin olumsuz cevap aldı. Bu demekti ki Kartaca ile ilerde bir savaş yaşanabilirdi.
Siwa'daki Muttines Siwa'da ufak bir garnizon bırakarak batıya yöneldi.
Mısırlılar ile Müttefiklik anlaşması imzalandı. Bu durumda doğu sınırları artık güvendeydi.
Müttefiklik anlaşmasından sonra Mısır Generallerinin Siwa yakınlarında kamp kurduğu haberi geldi.
Yapılan anlaşmaya güvenen Muttines batıdaki asi şehirleri fethetmek için ilerlemeye devam etti.
Gisgo ise çevredeki asi ordulara hadlerini bildirmek için ordusunu toparlayarak taarruza geçti.
Çetin bir savaş oluyordu. Sayıca kalabalık olan asiler Gisgo'nun taktikleriyle başetmekte zorluk yaşadılar.
Ve Gisgo istediği gibi zaferle ayrıldı savaştan.
Savaş sonrasında artık daha da ünlenmiş, ordusundaki askerler ona daha çok güvenmeye başlamıştı. Kendini ispatlamıştı.
Ve bir gece gelen haberler Mısırlıların ihanet ederek Siwa'yı kuşattığı öğrenildi. Muttines buna çok sinirlenmişti. Babasına ne hesap vereceğini bilmiyordu. Ama geri dönüp kurtarmak için de çok geçti. O, Lepcis Magna'ya doğru ilerlemeyi tercih etti.
Syphax'ın en küçük oğlu Adonibal artık erişkin olmuş. Eli silah tutmaya başlamıştı. Küçükken çok zeki ama çalışmıyor diye yakınan babası sanki haksız gibiydi. Yaptığı konuşmalar, kişiler arasındaki ilişkileri pek de olumlu değildi. Çevresindeki diğer insanlar onun iyi bir komutan veya vali olacağını düşünmüyordu.
Nepte emredildiği gibi fethedilmişti. Numidia sancakları genişliyordu.
Cirta açıklarında Roma sancağı taşıyan birkaç gemi olduğu haberi geldi. Ticaret gemisi mi yoksa gözcü gemisi mi olduğu pek belli olmuyordu. Aynı zamanda Cirta sınırında Kartaca ordusunun kamp kurduğu gözlemlendi. Syphax ordulara eğitim ve hazırlık emri verdi. Ufukta bir savaş olabilirdi. Buna hazırlıklı olunmalıydı. Tingi'deki Veliaht Gisgo acilen Cirta'ya çağrıldı.
Mısırlılar artık Siwa'yı ele geçirmişti. Muttines babasının kendine olan güvenini sarstığı için çok pişmandı. Keşke Siwa'yı terketmeseydim diyordu. Ama artık yapabileceği birşey yoktu. Çok uzun yol gelmişti. Lepcis Magna'yı fethederek babasının ona olan güvenini tekrar kazanmayı deneyecekti.
İlk oğlu Gisgo ise Veliaht ilan edilmişti. Syphax başkent Cirta'da, Gisgo Tingi'de diğer oğlu Muttines ise Siwa'da yönetimin başına geçmişti.
Dimmidi'deki garnizon komutanı Nepte'yi fethetmek için emir almıştı. Komutan Tydeides emrindeki birliklerle beraber Nepte'ye ilerlemeye başladı.
Kartaca ile dost olmak isteyen Syphax müttefiklik teklif etti. Lakin olumsuz cevap aldı. Bu demekti ki Kartaca ile ilerde bir savaş yaşanabilirdi.
Siwa'daki Muttines Siwa'da ufak bir garnizon bırakarak batıya yöneldi.
Mısırlılar ile Müttefiklik anlaşması imzalandı. Bu durumda doğu sınırları artık güvendeydi.
Müttefiklik anlaşmasından sonra Mısır Generallerinin Siwa yakınlarında kamp kurduğu haberi geldi.
Yapılan anlaşmaya güvenen Muttines batıdaki asi şehirleri fethetmek için ilerlemeye devam etti.
Gisgo ise çevredeki asi ordulara hadlerini bildirmek için ordusunu toparlayarak taarruza geçti.
Çetin bir savaş oluyordu. Sayıca kalabalık olan asiler Gisgo'nun taktikleriyle başetmekte zorluk yaşadılar.
Ve Gisgo istediği gibi zaferle ayrıldı savaştan.
Savaş sonrasında artık daha da ünlenmiş, ordusundaki askerler ona daha çok güvenmeye başlamıştı. Kendini ispatlamıştı.
Ve bir gece gelen haberler Mısırlıların ihanet ederek Siwa'yı kuşattığı öğrenildi. Muttines buna çok sinirlenmişti. Babasına ne hesap vereceğini bilmiyordu. Ama geri dönüp kurtarmak için de çok geçti. O, Lepcis Magna'ya doğru ilerlemeyi tercih etti.
Syphax'ın en küçük oğlu Adonibal artık erişkin olmuş. Eli silah tutmaya başlamıştı. Küçükken çok zeki ama çalışmıyor diye yakınan babası sanki haksız gibiydi. Yaptığı konuşmalar, kişiler arasındaki ilişkileri pek de olumlu değildi. Çevresindeki diğer insanlar onun iyi bir komutan veya vali olacağını düşünmüyordu.
Nepte emredildiği gibi fethedilmişti. Numidia sancakları genişliyordu.
Cirta açıklarında Roma sancağı taşıyan birkaç gemi olduğu haberi geldi. Ticaret gemisi mi yoksa gözcü gemisi mi olduğu pek belli olmuyordu. Aynı zamanda Cirta sınırında Kartaca ordusunun kamp kurduğu gözlemlendi. Syphax ordulara eğitim ve hazırlık emri verdi. Ufukta bir savaş olabilirdi. Buna hazırlıklı olunmalıydı. Tingi'deki Veliaht Gisgo acilen Cirta'ya çağrıldı.
Mısırlılar artık Siwa'yı ele geçirmişti. Muttines babasının kendine olan güvenini sarstığı için çok pişmandı. Keşke Siwa'yı terketmeseydim diyordu. Ama artık yapabileceği birşey yoktu. Çok uzun yol gelmişti. Lepcis Magna'yı fethederek babasının ona olan güvenini tekrar kazanmayı deneyecekti.
Cirta açıklarındaki Hasdrubal ve ordusunun çöle yöneldiğinin haberini alan Syphax hemen harekete geçerek Kartaca'ya doğru ilerledi. Romalılardan ise ses seda çıkmaması dikkatli olunması gerektiğini gösteriyordu.
Syphax, hızlıca Kartaca önlerine gelmişti. Arkasından beceriksiz oğlu Adonibal geliyordu. Adonibal bir miktar asker toplamıştı. Genelde menzilli birimlerdi.
Ve tüm ülkeyi yasa boğan haber geldi. Syphax ölmüştü. Gisgo hızlıca taç giyme töreni yaptırarak hemen tahta geçmişti. Adonibal ise üzüntüsünden kahrolmuştu. Ne abisi Gisgo onu, ne de o abisini seviyordu. Abisinin taht hayalleri gerçek olmuştu. Ama o babasının ölmesini hala sindirememişti. Kartacalılardan bunun intikamını alacaktı.
Gisgo Cirta'daki taç giyme töreninden sonra hızlıca Kartaca'daki orduların başına geçmek için ilerledi.
Adonibal, Kartaca'ya ilerlerken birkaç kartacalı fil birliklerinin saldırısına uğradı.
Sayıca az olan fillerin Numidia'ya karşı ne yapacağının yanında, ilk kez hayatında fil gören Adonibal'ın şaşkınlığı daha çok görülmeye değerdi.
Fillerle karşılaşınca şaşkın şaşkın izleyen Adonibal'a askerlerden biri sordu. " Efendim, saldıralım isterseniz?". Adonibal şaşkın şaşkın izlemeye devam ediyordu. Asker soruyu tekrarlayınca Adonibal, " Ha tamam saldırın işte" diye cevapladı. Adonibal taktik falan bilmese de en azından askerler işini biliyordu. Cirit fırlatarak fillere saldırmaya başladılar.
Şaşkınlığı biraz da olsa geçtikten sonra kendine gelen Adonibal, babasının öldüğünü hatırladı. " Babamı kesin Kartacalılar öldürdü. Onlara gününü göstermeliyiz. Hücuuuum!" diye bağırdı. Yanındaki askerler " Ama efendim fillere karşı uzaktan savaşmalıyız. Yaklaşırken bizi ezebilirler" dedi. Askeri azarlayan Adonibal hızla fillere doğru koşmaya başladı. Arkasından korumaları da koşmaya başladı.
Fillerin arasında atıyla bir oraya bir buraya kaçmaya çalışan Adonibal, yaklaşık 27 tane özel korumasının ve yaklaşık 40 küsür askerinin ölmesine sebep oldu. Askerler arasında huzursuzluk çıkmaya başlamıştı. Adonibal'ın savaşı yönetmeyi beceremediği çok açıktı. Ki kılıç kullanmayı bile doğru düzgün beceremiyordu.
Kolay bir zafer olmuştu aslında ama gereksiz yere verilen kayıplar askerlerin canını sıkmıştı. Adonibal ise zafer kazanmanın mutluluğuyla kendisini tatmin ediyordu. Kendince babasının intikamını biraz da olsa almıştı. Ama Kartaca'ya olan öfkesi henüz dinmemişti.
Hasdrubal'ın Cirta'ya yöneldiğini duyan Gisgo, Adonibal'e hemen Cirta'ya dönerek destek olmasını emreden bir mesaj göndermişti. Abisinin yani artık Kralının emrine istemese de uymak zorundaydı.
Bu sırada Muttines Siwa yenilgisini unutturmak için çıktığı yolculuğu tamamlamış, Lepcis Magna'yı kuşatmıştı. Babasının öldüğü haberini alan Muttines, abisi Gisgo tarafından Veliaht ilan edilmesine rağmen babasına zaferler yaşatamadığı için üzgündü.
Hasdrubal'in tekrar çöle yönelmesiyle Adonibal ve Gisgo Kartaca'ya doğru ilerledi. Kartaca önlerine gelen Adonibal ve ordusu kamp kurmuştu. Askerler Kral Gisgo'nun yolda olduğunu duyunca biraz sevinmişti. En azından artık beceriksiz Adonibal komutasında savaşmayacaklardı.
Gündüz, kamp halindeyken etrafta bir anda Kartacalılar belirmeye başladı. Askerler hemen Adonibal'a haber verip "Komutanım derhal hazırlanmalıyız Kartacalılar bizi çeviriyor" dediler. Adonibal ise " Tamam hadi o zaman biraz Kartacalı keselim" diyerek kükredi adeta. Askerler ilk kez Adonibal'ı bu kadar istekli olduğunu ve mantıklı konuştuğunu gördü.
"Mızrakatanlar, siz önden mızrak atarken ciritçi atlılar arkadan saldırsın. Ciritçiler geri çekilirken etrafını saralım askerlerin" dedi Adonibal. Ordudaki yüksek yetkili kaptanlar Adonibal'den ilk kez böyle düzgün cümleler duymuştu. " Emredersiniz komutanım" diyerek yerlerine geçtiler. Ve ilk çarpışma başladı.
İlk saldırıyı yapan Kartacalılar kolaylıkla def edilmişti. Arkadan gelen fil birimleri zorlayacaktı. Ama daha önce fillerle karşılaşan Adonibal," Bu sefer hemen saldırmayalım. Uzaktan mızrak fırlatın. Geçen sefer çok adam kaybettik" dedi. Birdenbire Adonibal'a zeka gelmişti sanki. O kadar güzel plan yapıyor ve konuşuyordu ki eskiden ona salak gözüyle bakan herkes şok içerisindeydi.
Düşmanın parça parça saldırmasını fırsat bilen Adonibal hızlıca zafere ilerliyordu. Ve bu sefer Filleri daha az kayıpla yok etmişti. Herkes şoktaydı. Adonibal gerçekten iyi komuta etmişti. Keşke bunu babası da görebilseydi. Artık Adonibal bir Kahramandı.
Adonibal'ın bu zaferi hızla yayılmıştı. Onu sevmeyen abisi Kral Gisgo ise bunun ordunun başarısı olduğunu düşünüyor, söylenenlere pek kulak asmıyordu.
Gisgo, Adonibal'ın yanına gelerek ordunun komutasını eline aldı. Adonibal pek memnun değildi ama yapacak birşeyi yoktu. Karşısında Kral vardı. Hızlıca Kartaca kuşatıldı.
Kartaca kuşatmasınıda şehre desteğeye gelen birlikler olduğu haberini alan Gisgo hızla o birliklere saldırıya geçti. Amacı ona saldırırken şehirdeki ordunun da desteğe gelmesini beklemekti. Böylece kaleye saldırmak yerine meydanda işi bitirecekti.
Savaş kıran kırana geçiyordu. Gisgo akıllı bir adamdı. Ve planı çok iyi kurgulamıştı. Kartacaya desteğe gelen orduya karşı kendisi atağa kalkmıştı. Kardeşi Adonibal'a ise Kartaca şehrinden meydana doğru gelen Bomilkar ve ordusunu karşılama görevini vermişti. O başaramasa bile kendisi burada hızla işi bitirip oraya yönelecekti.
Abisi her ne kadar ona güvenmese de artık daha akıllanan Adonibal ciritçilere önce Bomilkar'ı öldürün emrini verdi. Askerler, Adonibal'ın emrini yerine getirdi ve Bomilkar'ı hızla öldürdü. Adonibal az sayıdaki birlikleriyle Kartaca ordusunu abisi gelene kadar tutmaya çalışıyordu. Ve şu ana kadar da başarılı olmuştu.
Kılıç savaşında çok becerikli olmasa da kendince birşeyler yapmaya çalışıyordu. Düşmanın sayıca fazla olması sebebiyle zorlanıyorlardı. Askerlerden biri " Komutanım geri çekilmemiz lazım kaybediyoruz" dedi. Adonibal ise " Hayır, çekilemeyiz. Geri çekilip napacaz hem abim herkesin içinde aşağılasın mı beni? Burada kalıp ölürüm daha iyi" dedi. Ve " Sizlere de emrediyorum ölmeden buradan kimse bir yere ayrılmayacak" diye bağırdı. Son sözü ağzından çıkmıştı ki havadan gelen bir ok boğazına saplandı. Boğazından fışkıran kanları gören asker gözyaşlarını tutamadı. Ve " Adonibal içiiiiiin Hücuuuuum!" diye bağırarak askerleri atağa geçirdi.
Gisgo karşısındaki ufak orduyu hızlıca ezerek Adonibal'ın savaştığı cepheye doğru geldi. Ve zaferi kazanan taarruzu yaptı. Adonibal'ın öldüğü yere geldiğinde gördüğü manzara karşısında hemen böbürlenerek " Yine bir işi becerememişsin dicektim ama bu sefer becermişsin Adonibal. Ama bu da canına malolmuş anlaşılan" dedi. Adonibal ölürken yanında olan asker, " Kralım izinsiz konuşuyorum ama beni bağışlayın, Kardeşiniz size karşı mahcup olmamak için canı pahasına burayı savundu. Lütfen ona haksızlık etmeyin. Geçen ay yaptığımız savaşta da gerçekten harika bir stratejiyle kazanmamızı sağladı. Artık öldü. Onu hep o kahramanlığıyla hatırlayın lütfen" dedi.
Kral Gisgo, kafasını sağa çevirerek " Öyle olsun bakalım" dedi ve " Toparlanın Kartaca'yı almaya gidiyoruz" dedi. Tüm askerler bir ağızdan " Hücuuuum" diye bağırdı. Kartaca tekrar kuşatılmıştı.
Kartaca'nın tekrar kuşatılmasıyla beraber şehirdeki az miktarda bulunan garnizon denizden gelen destek ordularla beraber hızlıca Gisgo ve ordusuna doğru saldırıya geçti. Ne olduğunu anlayamadan kendini savaşın içinde bulan Gisgo, " Saldırıııın, emrediyorum hücuuum" dedi. Ve tüm askerler bodoslama saldırmaya başladı.
Zafer kazanılmıştı. Kendisinden kalabalık orduyu bir çırpıda yok eden Gisgo " Ne zaferdi be. Yıllarca bu zafer konuşulacak buna inanın. Kartaca artık bizimdir. " dedi.
Bu sırada Lepcis Magna da Muttines tarafından fethedilmişti. Numidia artık büyük bir devlet olma yolunda ilerliyordu.
Kartaca yağmalandı. Büyük miktardaki hazine ise derhal Cirta'daki başkente yollandı.
Kartaca Kralı Hasdrubal ise Thapsus civarında belirmişti. Onun bu saçma hareketlerinden faydalanan Gisgo kendisini bir dahi olarak görüyordu. Tabi aslında bu onun zekasının ürünü değil Kartaca'nın bir hatasıydı.
Syphax, hızlıca Kartaca önlerine gelmişti. Arkasından beceriksiz oğlu Adonibal geliyordu. Adonibal bir miktar asker toplamıştı. Genelde menzilli birimlerdi.
Ve tüm ülkeyi yasa boğan haber geldi. Syphax ölmüştü. Gisgo hızlıca taç giyme töreni yaptırarak hemen tahta geçmişti. Adonibal ise üzüntüsünden kahrolmuştu. Ne abisi Gisgo onu, ne de o abisini seviyordu. Abisinin taht hayalleri gerçek olmuştu. Ama o babasının ölmesini hala sindirememişti. Kartacalılardan bunun intikamını alacaktı.
Gisgo Cirta'daki taç giyme töreninden sonra hızlıca Kartaca'daki orduların başına geçmek için ilerledi.
Adonibal, Kartaca'ya ilerlerken birkaç kartacalı fil birliklerinin saldırısına uğradı.
Sayıca az olan fillerin Numidia'ya karşı ne yapacağının yanında, ilk kez hayatında fil gören Adonibal'ın şaşkınlığı daha çok görülmeye değerdi.
Fillerle karşılaşınca şaşkın şaşkın izleyen Adonibal'a askerlerden biri sordu. " Efendim, saldıralım isterseniz?". Adonibal şaşkın şaşkın izlemeye devam ediyordu. Asker soruyu tekrarlayınca Adonibal, " Ha tamam saldırın işte" diye cevapladı. Adonibal taktik falan bilmese de en azından askerler işini biliyordu. Cirit fırlatarak fillere saldırmaya başladılar.
Şaşkınlığı biraz da olsa geçtikten sonra kendine gelen Adonibal, babasının öldüğünü hatırladı. " Babamı kesin Kartacalılar öldürdü. Onlara gününü göstermeliyiz. Hücuuuum!" diye bağırdı. Yanındaki askerler " Ama efendim fillere karşı uzaktan savaşmalıyız. Yaklaşırken bizi ezebilirler" dedi. Askeri azarlayan Adonibal hızla fillere doğru koşmaya başladı. Arkasından korumaları da koşmaya başladı.
Fillerin arasında atıyla bir oraya bir buraya kaçmaya çalışan Adonibal, yaklaşık 27 tane özel korumasının ve yaklaşık 40 küsür askerinin ölmesine sebep oldu. Askerler arasında huzursuzluk çıkmaya başlamıştı. Adonibal'ın savaşı yönetmeyi beceremediği çok açıktı. Ki kılıç kullanmayı bile doğru düzgün beceremiyordu.
Kolay bir zafer olmuştu aslında ama gereksiz yere verilen kayıplar askerlerin canını sıkmıştı. Adonibal ise zafer kazanmanın mutluluğuyla kendisini tatmin ediyordu. Kendince babasının intikamını biraz da olsa almıştı. Ama Kartaca'ya olan öfkesi henüz dinmemişti.
Hasdrubal'ın Cirta'ya yöneldiğini duyan Gisgo, Adonibal'e hemen Cirta'ya dönerek destek olmasını emreden bir mesaj göndermişti. Abisinin yani artık Kralının emrine istemese de uymak zorundaydı.
Bu sırada Muttines Siwa yenilgisini unutturmak için çıktığı yolculuğu tamamlamış, Lepcis Magna'yı kuşatmıştı. Babasının öldüğü haberini alan Muttines, abisi Gisgo tarafından Veliaht ilan edilmesine rağmen babasına zaferler yaşatamadığı için üzgündü.
Hasdrubal'in tekrar çöle yönelmesiyle Adonibal ve Gisgo Kartaca'ya doğru ilerledi. Kartaca önlerine gelen Adonibal ve ordusu kamp kurmuştu. Askerler Kral Gisgo'nun yolda olduğunu duyunca biraz sevinmişti. En azından artık beceriksiz Adonibal komutasında savaşmayacaklardı.
Gündüz, kamp halindeyken etrafta bir anda Kartacalılar belirmeye başladı. Askerler hemen Adonibal'a haber verip "Komutanım derhal hazırlanmalıyız Kartacalılar bizi çeviriyor" dediler. Adonibal ise " Tamam hadi o zaman biraz Kartacalı keselim" diyerek kükredi adeta. Askerler ilk kez Adonibal'ı bu kadar istekli olduğunu ve mantıklı konuştuğunu gördü.
"Mızrakatanlar, siz önden mızrak atarken ciritçi atlılar arkadan saldırsın. Ciritçiler geri çekilirken etrafını saralım askerlerin" dedi Adonibal. Ordudaki yüksek yetkili kaptanlar Adonibal'den ilk kez böyle düzgün cümleler duymuştu. " Emredersiniz komutanım" diyerek yerlerine geçtiler. Ve ilk çarpışma başladı.
İlk saldırıyı yapan Kartacalılar kolaylıkla def edilmişti. Arkadan gelen fil birimleri zorlayacaktı. Ama daha önce fillerle karşılaşan Adonibal," Bu sefer hemen saldırmayalım. Uzaktan mızrak fırlatın. Geçen sefer çok adam kaybettik" dedi. Birdenbire Adonibal'a zeka gelmişti sanki. O kadar güzel plan yapıyor ve konuşuyordu ki eskiden ona salak gözüyle bakan herkes şok içerisindeydi.
Düşmanın parça parça saldırmasını fırsat bilen Adonibal hızlıca zafere ilerliyordu. Ve bu sefer Filleri daha az kayıpla yok etmişti. Herkes şoktaydı. Adonibal gerçekten iyi komuta etmişti. Keşke bunu babası da görebilseydi. Artık Adonibal bir Kahramandı.
Adonibal'ın bu zaferi hızla yayılmıştı. Onu sevmeyen abisi Kral Gisgo ise bunun ordunun başarısı olduğunu düşünüyor, söylenenlere pek kulak asmıyordu.
Gisgo, Adonibal'ın yanına gelerek ordunun komutasını eline aldı. Adonibal pek memnun değildi ama yapacak birşeyi yoktu. Karşısında Kral vardı. Hızlıca Kartaca kuşatıldı.
Kartaca kuşatmasınıda şehre desteğeye gelen birlikler olduğu haberini alan Gisgo hızla o birliklere saldırıya geçti. Amacı ona saldırırken şehirdeki ordunun da desteğe gelmesini beklemekti. Böylece kaleye saldırmak yerine meydanda işi bitirecekti.
Savaş kıran kırana geçiyordu. Gisgo akıllı bir adamdı. Ve planı çok iyi kurgulamıştı. Kartacaya desteğe gelen orduya karşı kendisi atağa kalkmıştı. Kardeşi Adonibal'a ise Kartaca şehrinden meydana doğru gelen Bomilkar ve ordusunu karşılama görevini vermişti. O başaramasa bile kendisi burada hızla işi bitirip oraya yönelecekti.
Abisi her ne kadar ona güvenmese de artık daha akıllanan Adonibal ciritçilere önce Bomilkar'ı öldürün emrini verdi. Askerler, Adonibal'ın emrini yerine getirdi ve Bomilkar'ı hızla öldürdü. Adonibal az sayıdaki birlikleriyle Kartaca ordusunu abisi gelene kadar tutmaya çalışıyordu. Ve şu ana kadar da başarılı olmuştu.
Kılıç savaşında çok becerikli olmasa da kendince birşeyler yapmaya çalışıyordu. Düşmanın sayıca fazla olması sebebiyle zorlanıyorlardı. Askerlerden biri " Komutanım geri çekilmemiz lazım kaybediyoruz" dedi. Adonibal ise " Hayır, çekilemeyiz. Geri çekilip napacaz hem abim herkesin içinde aşağılasın mı beni? Burada kalıp ölürüm daha iyi" dedi. Ve " Sizlere de emrediyorum ölmeden buradan kimse bir yere ayrılmayacak" diye bağırdı. Son sözü ağzından çıkmıştı ki havadan gelen bir ok boğazına saplandı. Boğazından fışkıran kanları gören asker gözyaşlarını tutamadı. Ve " Adonibal içiiiiiin Hücuuuuum!" diye bağırarak askerleri atağa geçirdi.
Gisgo karşısındaki ufak orduyu hızlıca ezerek Adonibal'ın savaştığı cepheye doğru geldi. Ve zaferi kazanan taarruzu yaptı. Adonibal'ın öldüğü yere geldiğinde gördüğü manzara karşısında hemen böbürlenerek " Yine bir işi becerememişsin dicektim ama bu sefer becermişsin Adonibal. Ama bu da canına malolmuş anlaşılan" dedi. Adonibal ölürken yanında olan asker, " Kralım izinsiz konuşuyorum ama beni bağışlayın, Kardeşiniz size karşı mahcup olmamak için canı pahasına burayı savundu. Lütfen ona haksızlık etmeyin. Geçen ay yaptığımız savaşta da gerçekten harika bir stratejiyle kazanmamızı sağladı. Artık öldü. Onu hep o kahramanlığıyla hatırlayın lütfen" dedi.
Kral Gisgo, kafasını sağa çevirerek " Öyle olsun bakalım" dedi ve " Toparlanın Kartaca'yı almaya gidiyoruz" dedi. Tüm askerler bir ağızdan " Hücuuuum" diye bağırdı. Kartaca tekrar kuşatılmıştı.
Kartaca'nın tekrar kuşatılmasıyla beraber şehirdeki az miktarda bulunan garnizon denizden gelen destek ordularla beraber hızlıca Gisgo ve ordusuna doğru saldırıya geçti. Ne olduğunu anlayamadan kendini savaşın içinde bulan Gisgo, " Saldırıııın, emrediyorum hücuuum" dedi. Ve tüm askerler bodoslama saldırmaya başladı.
Zafer kazanılmıştı. Kendisinden kalabalık orduyu bir çırpıda yok eden Gisgo " Ne zaferdi be. Yıllarca bu zafer konuşulacak buna inanın. Kartaca artık bizimdir. " dedi.
Bu sırada Lepcis Magna da Muttines tarafından fethedilmişti. Numidia artık büyük bir devlet olma yolunda ilerliyordu.
Kartaca yağmalandı. Büyük miktardaki hazine ise derhal Cirta'daki başkente yollandı.
Kartaca Kralı Hasdrubal ise Thapsus civarında belirmişti. Onun bu saçma hareketlerinden faydalanan Gisgo kendisini bir dahi olarak görüyordu. Tabi aslında bu onun zekasının ürünü değil Kartaca'nın bir hatasıydı.