İleti Sayısı: 150
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
0
Şimdi sıra sende @ Enesrar. Senden sonra @ FokluGeneral ‘de sanırım
•
İleti Sayısı: 490
Üyelik Yılı: 2020
Imperium:
1
(12-04-2020, 12:40)semihuygur : Şimdi sıra sende @Enesrar. Senden sonra @FokluGeneral ‘de sanırım Reyis @ FokluGeneral almıştır saveyi o oynasın ondan sonra bana atsın
•
İleti Sayısı: 150
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
0
Aranızda anlaşın o zaman :)
•
İleti Sayısı: 490
Üyelik Yılı: 2020
Imperium:
1
@ FokluGeneral sen bitirince ben alırım saveyi
Aşağıdaki 1 üye Enesrar nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Enesrar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• argoargoo
İleti Sayısı: 202
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
3
Pardon, şimdi okuyabildim yeni bölümü. Saveyi birazdan oynamaya başlayacağım. Birazcık hikayeli bir biçimde bir bölüm yazmayı planlıyorum bu sebepten dolayı hikayeyi burada yazmam Salı ya da çarşambayı bulabilir. Bu arada bir sorum olacak, görüntü almak için bana tavsiye edeceğiniz bir program var mı? Yoksa F12 tuşu işimi görür mü?
•
İleti Sayısı: 302
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
2
(12-04-2020, 20:22)FokluGeneral : Pardon, şimdi okuyabildim yeni bölümü. Saveyi birazdan oynamaya başlayacağım. Birazcık hikayeli bir biçimde bir bölüm yazmayı planlıyorum bu sebepten dolayı hikayeyi burada yazmam Salı ya da çarşambayı bulabilir. Bu arada bir sorum olacak, görüntü almak için bana tavsiye edeceğiniz bir program var mı? Yoksa F12 tuşu işimi görür mü?
F12 yeterli olacaktır diye düşünüyorum... Başka program kullanan varsa önerebilir tabi ama.
•
İleti Sayısı: 490
Üyelik Yılı: 2020
Imperium:
1
(12-04-2020, 21:50)argoargoo : (12-04-2020, 20:22)FokluGeneral : Pardon, şimdi okuyabildim yeni bölümü. Saveyi birazdan oynamaya başlayacağım. Birazcık hikayeli bir biçimde bir bölüm yazmayı planlıyorum bu sebepten dolayı hikayeyi burada yazmam Salı ya da çarşambayı bulabilir. Bu arada bir sorum olacak, görüntü almak için bana tavsiye edeceğiniz bir program var mı? Yoksa F12 tuşu işimi görür mü?
F12 yeterli olacaktır diye düşünüyorum... Başka program kullanan varsa önerebilir tabi ama. Ss alıp kırpabilirsin
•
İleti Sayısı: 12,362
Üyelik Yılı: 2017
Imperium:
100
(12-04-2020, 20:22)FokluGeneral : Bu arada bir sorum olacak, görüntü almak için bana tavsiye edeceğiniz bir program var mı? Yoksa F12 tuşu işimi görür mü?
Windows 10 kullanıyorsan hiçbir programa gerek kalmadan Windows tuşu + PrintScreen'e basarak ekran görüntüsü alabilirsin.
•
İleti Sayısı: 202
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
3
Az önce 1,5 saat gibi bir sürede ilk 4 yılımı oynadım.(Yavaş oynamayı seven biriyim). Ancak bu dört yılda o kadar çok olay oldu ki... Dini Ligler kuruldu, bir yıl arayla iki farklı varisim doğdu, Fransayı ağır bir yenilgiye uğrattım vb. bir çok olay... Hikayeyi burada birden fazla parta bölmek zorunda kalabilirim zira sadece bu dört yıl içerisinde 20'ye yakın ekran görüntüsü aldım.
İleti Sayısı: 302
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
2
(13-04-2020, 00:15)FokluGeneral : Az önce 1,5 saat gibi bir sürede ilk 4 yılımı oynadım.(Yavaş oynamayı seven biriyim). Ancak bu dört yılda o kadar çok olay oldu ki... Dini Ligler kuruldu, bir yıl arayla iki farklı varisim doğdu, Fransayı ağır bir yenilgiye uğrattım vb. bir çok olay... Hikayeyi burada birden fazla parta bölmek zorunda kalabilirim zira sadece bu dört yıl içerisinde 20'ye yakın ekran görüntüsü aldım. İşte hanedan oyunu buuu.... Beklemedeyiz...
•
İleti Sayısı: 202
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
3
Oyunum 1582 yılında bitti ancak bu 17 yılda sanki çok daha uzun oynamışım hissi veren oldukça fazla olay yaşadım. Bu olay fazlalığından dolayı 100 civarı görüntü elimde birikti. Hikayeyi iki parçayı bölüp koyacağım. İlk bölüm bu akşam diğer bölüm ise büyük ihtimal yarın paylaşılmış olur.
İleti Sayısı: 150
Üyelik Yılı: 2016
Imperium:
0
13-04-2020, 18:59
(Son Düzenleme: 13-04-2020, 18:59, Düzenleyen: semihuygur.)
(13-04-2020, 18:27)FokluGeneral : Oyunum 1582 yılında bitti ancak bu 17 yılda sanki çok daha uzun oynamışım hissi veren oldukça fazla olay yaşadım. Bu olay fazlalığından dolayı 100 civarı görüntü elimde birikti. Hikayeyi iki parçayı bölüp koyacağım. İlk bölüm bu akşam diğer bölüm ise büyük ihtimal yarın paylaşılmış olur.
ben de çok keyif almıştım oynarken ve yazarken. güzel bir etkinlikmiş bu :)
İleti Sayısı: 302
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
2
13-04-2020, 20:51
(Son Düzenleme: 13-04-2020, 20:56, Düzenleyen: argoargoo.)
(13-04-2020, 18:59)semihuygur : (13-04-2020, 18:27)FokluGeneral : Oyunum 1582 yılında bitti ancak bu 17 yılda sanki çok daha uzun oynamışım hissi veren oldukça fazla olay yaşadım. Bu olay fazlalığından dolayı 100 civarı görüntü elimde birikti. Hikayeyi iki parçayı bölüp koyacağım. İlk bölüm bu akşam diğer bölüm ise büyük ihtimal yarın paylaşılmış olur.
ben de çok keyif almıştım oynarken ve yazarken. güzel bir etkinlikmiş bu :) Elinize, emeğinize sağlık, takip etmesi bile keyifli. Heyecanla bekliyorum... :)
•
İleti Sayısı: 490
Üyelik Yılı: 2020
Imperium:
1
(13-04-2020, 20:51)argoargoo : (13-04-2020, 18:59)semihuygur : (13-04-2020, 18:27)FokluGeneral : Oyunum 1582 yılında bitti ancak bu 17 yılda sanki çok daha uzun oynamışım hissi veren oldukça fazla olay yaşadım. Bu olay fazlalığından dolayı 100 civarı görüntü elimde birikti. Hikayeyi iki parçayı bölüp koyacağım. İlk bölüm bu akşam diğer bölüm ise büyük ihtimal yarın paylaşılmış olur.
ben de çok keyif almıştım oynarken ve yazarken. güzel bir etkinlikmiş bu :) Elinize, emeğinize sağlık, takip etmesi bile keyifli. Heyecanla bekliyorum... :) Bende heyecanla bekliyorum ve imparatorumuz erken göçmüş üzgünüm
Aşağıdaki 1 üye Enesrar nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye Enesrar nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• argoargoo
İleti Sayısı: 202
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
3
13-04-2020, 23:35
(Son Düzenleme: 13-04-2020, 23:56, Düzenleyen: FokluGeneral.)
İmparator V. "Genç" Friedrich von Habsburg (1565-1572)
Ben, Kutsal Roma İmparatoru V. Friedrich von Habsburg 17 Mayıs 1565 günü daha sadece 16 yaşındayken Fransa seferine çıkan babam I.Maximillian'ın ani vefatı üzerine tahta çıktım. Tahta çıktığımda ordularım Fransız kalelerini, Fransız ordusu ise Avusturya kalelerini kuşatıyordu.
Tahta çıkışımdan bir hafta sonra İngiltere'nin Lancaster Hanedanı'ndan benim gibi genç olan Mary ile evlendim. Eşimi çok seviyorum.
Düğünümden sonraki gün ordumdaki bazı askerlerin sanki barbarlarmış gibi Metz şehrini yağmaladıklarını haber aldım. Biz üstünlüğüyle ve saygınlığıyla bilinen bir hanedanız, bu embesillik ismimize leke süremez! Ordularımı daha iyi denetleyebilmek adına eşimle beraber Sundgau'ya hareket ettim ve burada bir karargah kurdum.
Tüm toprakları kontrolüme giren Provence Dükü barış teklifimi kabul etmek zorunda kaldı. Fransa ile bağlarını kesecek, Metz'i Kutsal Roma İmparatorluğu'na bağlı Lorraine Prensi'ne geri iade edecek ve bana savaş tazminatı ödeyecekler.
Savaş devam ederken karargahımda sevinç verici bir olay yaşandı. Eşim Mary çocuğumuza hamile olduğunu söyledi ve kısa süre sonra bana bir erkek varis doğurdu. Ona çok sevdiğim babam Maximillian'ın adını verdim.
Benim yaşımda birinin olmaması gerektiği kadar sinirliyim... O alçak Fransızlar Viyana'daki sarayıma girip şanlı Habsburg soyuyla dalga geçerken ekürileri Cenovalılar ise bizim gurur kaynağımız Konstantinapol surlarını aşarak şehri ele geçirmiş! Önce cümle alemin sidik kokusuyla özdeşleştirdiği o leş Versay Sarayı'nı yıkacak sonra da savaş meydanında Fransa Kralı'na haddini bildireceğim!
Bu sinir bozucu haberden sonra beni mutlu eden bir olay yaşandı. Benimle yaşıt olan kuzenim Felipe, amcasının ölümü sonrasında İspanya tahtına geçmiş ve böylece bir diyar daha Habsburg soyu tarafından idare edilmeye başlanmıştı.
Bu ne cüret? Sapkın Dittmarschen Kontu 1566 yılının ilk gününde bana bir elçi yollayarak Kutsal Roma İmparatorluğu'nda Katolik Habsburg yönetimine karşı çıktıklarını ve Katolikliğe karşı kendilerini savunmak için "Evanjelist Birliği" adında bir ittifak kurduklarını belirtti. Lakin bu kindar elçi yanımdan ayrılmadan önce komutanlarımın yanında bana lanet okudu! Bu açık bir biçimde savaş ilanı demek. Elçiyi zindana attırdım ve bu sapkınların ivedilikle yok olması için Tanrı'ya dua ettim.
İmparatorluğumdaki prensler Protestanlık saçmalığı adı altında Habsburg Hanedanı'nı devirmek için bir bir Evanjelist Birliği(Protestan Ligi)'ne katılmaya başladı. Atalarımın Avrupa'dan attığı zavallı Osmanlılar ise beni toy sanarak bu birliği desteklemeye kalkıştı. Hoş, hepsi Avusturya'nın alt edilemeyeceğini biliyor. Bunu bilen ve aklını kullanmayı becerebilen prensler ise bana bağlılıklarını bildirdi.
Fransa'daki kuşatmalarımız meyve vermeye başladı. Pisliğiyle meşhur Paris, İngiliz ve Avusturya askerlerince düşürüldü.
Caen kıyılarında sıkıştırdığımız Fransa Kralı ve ordularını ağır bir yenilgiye uğrattık. 17 yaşında bir velet diye dalga geçtiği V.Friedrich'i artık hayatı boyunca hafife alamayacak.
Almanya'da yayılan Protestanlık tehdidinin farkına varan Papa, Trent şehrinde topladığı konseye Viyana Başpiskoposu'nu da davet etti. Onur duydum.
Tanrım, neden... Daha bir yaşına yeni giren oğlum Maximillian çok ağır bir hastalığa yakalandı. Ne yazık ki o küçük bedeni bu hastalığı atlatamadı ve evladım cennete gitti. Çok yoğun bir acı içerisindeyim. Kimse bu yaşta böyle büyük bir acıyı tatmamalı. Şu an için tek sevinebildiğim şey tahtın varissiz kalmamış olması. Bir ay önce doğan oğlum Leopold'u yeni varisim ilan ettim.
Oğlumun ölümüyle beraber artık küçük bir çocuk olmadığımı ve olgunlaşmış bir yönetici haline geldiğimi fark ettim. Oğlumun vefat ettiği Sundgau'dan ayrılarak 22 bin kişilik bir ordunun başına geçtim, ailemin şanını muhafaza etmek adına Viyana'ya yürüdüm ve kenti kuşatma altına aldım. Bu sırada Fransa'dan dönen başka Avusturya orduları da Prag'ı kuşatmaya başlamıştı.
Sonunda anavatanıma dönmem savaşlardan başını kaldıramayan benim bir nebze de olsa idari meselelerle ilgenmeye zaman ayırmamı sağladı. Babamın ömrünün tamamlamaya yetmediği çalışmaları bitirip ülkemdeki dini kargaşayı kaldıracak doktrinleri uygulamaya koydum. Bu çalışmalar ayrıca ordularımdaki ikmal düzenini daha efektif hale getirmemi sağladı.
Sevgili eşim Mary ise yükümü hafifletmek için elinden geleni yapıyordu. Kasabaları ziyaret ediyor, halkımıza moral veriyordu.
Prag'ı geri alan komutanımı savaştan istifade bağımsızlık çabasına giren Slovakları bastırması için görevlendirdim.
Çocukluğumda oldukça meraklı ve zekiydim. Bunu fark eden babam eğitimime büyük önem vermişti ancak tahta ani çıkışımdan sonra eğitime zaman ayıramadım. Ancak bu benim bilime ve felsefeye olan ilgimi azaltmadı. Kuşatma sırasında danışmanlarımdan birisi bana matbaayı kullanarak fikirlerimi halka iletmemi önerdi. Bu fikri benimsedim ve matbaa kullanımını ülkemde yaygınlaştırmak için çalışmalar başlattım.
Ve sonunda! Viyana'nın kontrolünü tekrardan ele geçirerek Fransızları sarayımdan kovdum. Sarayıma varır varmaz ilk işim Fransızların kendi sarayları gibi pisliğe çevirdiği sarayı temizleterek Habsburgların şanına tekrardan yakışır hale getirmek oldu.
Ruhbanlar hakkında yürürlüğe koyduğum bir doktrin sayesinde hak dine çevirdiğimiz her vilayet ülkemizin prestijini arttıracak.
Sonunda Fransa Kralı barış masasına yanaşmaya razı oldu ve küçümsediği V.Friedrich'in karşısında büyük bir mağlubiyet tattı. Babamın savaş açma sebebi olan Savoy vilayetini topraklarımıza kattım. Yine de Fransa Kralına unutamayacağı bir ders vermem gerekiyordu. Gaskonya Büyük Dükalığı ve Touluse Düklüğü Fransa'dan bağımsızlıklarını kazanarak ülkenin neredeyse 1/3 oranında küçülmesine sebep oldu. Bunun yanı sıra Fransa bize savaş tazminatı ödeyecek ve kral geçmişte yaptığı küstahlığı bir daha düşünecek!
Dört yıl süren savaşın sonunda ülkem ilk kez barış dönemine girmişti. Savaş bittiği için rahatlamıştım. Bir süre kafamı dağıtacak uğraşlardan ve bilimsel çalışmalardan sonra idari görevimin başına dönmüştüm. Milano Dükü'nün İsviçre'den toprak gasp ettiğini duydum ve onlardan Wallis'i iade etmelerini talep etmek için bir elçi gönderdim. Fakat elçim reddedilerek Viyana'ya yollandı. Bir kaç yıl sonra Milano üzerine seferine çıkmayı planlıyorum.
Ben sarayımda idari işlerle uğraşırken komutanlarım ise Balkanlar'da ve Bohemya'da çıkan isyanları bastırmakla meşguldüler.
Bir mayıs sabahı oğlum Leopold'le oyun oynadıktan sonra saray bahçesinde bir yürüyüşe çıkmıştım. Yürüyüşüm esnasında danışmanım endişeli bir şekilde yanıma geldi. Saksonya Kralı'nın başını çektiği Protestan Ligi'nin bana savaş açtığını söyledi. Ayrıca Moskova Knezliği de savaşta bize yardımcı olmayı reddetmişti. İşte korktuğum olmuştu. Benim, ülkemin, hanedanımın ve daha önemlisi Avrupa'nın kaderini belirleyecek olan dini savaş başlamıştı. Ya Habsburgları ebedi olarak Avrupa'nın hakimi kılacaktım ya da bu hanedanın tarihin tozlu sayfalarına unutulup gitmesine sebep olacaktım. Umarım ben; V. Friedrich von Habsburg; Babanın, Oğlun ve Kutsal Ruhun desteğiyle hak dini tekrar İmparatorluğumdaki tek din haline getireceğim!
Ordularımın başına geçtim, savaşın ilk birkaç haftasında ülkemin yakınlarındaki düşman orduları imha edildi.
Papalığı kontrol ettiği için Katoliklerin tarafında savaşa katılan Danimarka, Protestan Ligindeki Osmanlı Sultanlığına karşı Haçlı Seferi ilan etti, bu sayede moralleri artan askerlerimiz savaşın kazanılacağından emin.
50 yıl önce olsa Viyana'yı kuşatmayı deneyecek Osmanlılar, kendilerinden beklenecek aciz bir korkaklıkla boğazları bloke etti ve savunmaya çekildi.
Sapkınlarla savaşımız askeri alanda devam ederken aynı zamanda misyonerlerimiz aracılığıyla ülkem sapkın inançlardan temizleniyor.
Savaş devam ederken bizimle arası halen iyi olan Moskova Knezliği Rus Çarlığı'nı kurdu ve Osmanlı Devleti'ni düşman ilan etti. Doğudan yükselen bu gücü kendi lehimize kullanmak Avusturya'nın yararına olacaktır.
Komutanım bana Saksonya başkentinin düştüğü haberini verince çok sevindim.
İspanya Kralı kuzenim ne yazık ki komutanlarına söz geçirememiş. Hollanda'da yapılan savaşı İspanyol ordusu kaybetti. Acaba kuzenim şu an neler hissetmekte?
Buna karşın benim ordularım muvaffak vaziyette. Son dönemde yeni teçhizatlar elde etmeleri onları daha da muvaffak kıldı.
Ordularımın gücünü hisseden bir çok sapkın prens kısa süre içinde benimle barış yapmak zorunda kaldı. Çoğu tekrardan hak dine dönmek zorunda kaldı.
Ancak iki yıl boyunca Avusturya askeri görmeyince karşı kıyıya geçebilecek kadar korkak olan Osmanlı Padişahı sonunda Konstantinapol surlardan içeri girmeyi başarabilmişti.
Savaş devam ederken Viyana'daki sevgili eşim Mary'den haber aldım. Kız kardeşi Cecilia İngiltere'den onu ziyarete gelmişti. Bana kardeşiyle oldukça güzel vakit geçirdiklerini ve beni görebilmek için sabırsızlandığını iletti. Ben de onu çok özledim. Mümkün olan en kısa sürede onu ve oğlumu görebilmek için Viyana'ya geleceğim.
Sapkın prenslerin ard arda barış masasına oturmasıyla karşımdaki ittifak giderek zayıflamaya başlamıştı. Kalan bir avuç düşman askeri ise kendi vatanlarını savunmak yerine İtalya'daki topraklarıma saldırıyor.
Sapkın Baden Prensi ile yaptığım barışta ülkemin toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla Zürih ve Breisgau vilayetlerini topraklarıma kattım.
En yakın Avusturya ordusunun Tirol'de oluşunu fırsat bilen Osmanlılar Balkanlarda kentleri ele geçirmeye ve kaleleri kuşatmaya başlamıştı. Artık İmparatorluk içerisinde savaş neredeyse bitmiş olduğu için kendi ordum ve komutanlarımın orduları ile birlikte Balkanlara doğru yürümeye başladım. Türklere hadlerini çabucak bildirip İmparatorluğuma en kısa sürede barış getirmek istiyorum. Bu yüzden her ne kadar gönlümde karım ve oğlum olsa da Viyana'ya uğrayıp onları göremeyeceğim. Öncelikle Osmanlı Padişahını mağlup etmem gerekmekte.
Bütün bu musibetin başlamasına sebep olan Dittmarschen Kontu ele geçirilip Peşte'deki karargahıma getirildi. Burada yapılan barış sonucu sapkın kont tekrardan hak dine inanmaya başladı.
Peşte'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra Viyana'daki soyluların huzursuzluk çıkardığı ve haklarının genişletilmesini istediği haberi kulağıma çalınıyor. Şu anda başkentteki soyluların ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemesi istediğim en son şey. Bu sebepten dolayı geçici olarak soyluların haklarını genişletiyorum. Kısa süre içerisinde Sofya'ya ulaşmayı ve burada Osmanlı Ordusuna karşı vereceğim mücadeleyi planlamayı düşünüyorum.
5 Ekim 1572 akşamı Temeş'te konaklayan V.Friedrich'in çadırından gece vakti acı bir feryat duyulur. Hızlıca çadıra giren danışmanlar ve askerler imparatoru can çekişirken bulurlar. Osmanlı Padişahı'nın bizzat görevlendirdiği bir suikastçi Arşidükü birçok yerinden bıçaklamış ve kayıplara karışmıştır. Arşidük kısa süre içerisinde hayatını kaybederken suikastçi ise bulunur ve işkencelere maruz bırakılarak öldürülür. İmparatorun bu genç yaşındaki ölümü başta Viyana olmak üzere ülkenin dört bir yanında üzüntüye sebep olur. Haberi alır almaz şok geçiren Arşidüşes Mary cesur olması gerektiğini biliyordur çünkü kocasının vasiyeti üzerine oğulları Leopold büyüyene kadar o naiplik yapacaktır. Küçük Leopold ise bu küçük yaşında VIII.Leopold adıyla Kutsal Roma İmparatoru seçilmiştir. Habsburg Hanedanı'nın kaderini değiştirecek bir savaş yürüten ve 23 yaşında hayatını kaybeden V.Friedrich ne yazık ki bilim ve felsefeye olan sevgisini ülke yönetimi üzerinde uygulayacak bir zamanı asla bulamamıştır. Kim bilir belki de Tanrı onu ülkesi ve dini için bu genç yaşında yaptığı muazzam hizmetlerden dolayı yanına erken almak istemiştir... ancak V.Friedrich'in sadece yedi yılda başardıklarının onun Avusturya Halkı ve Avrupa Soyluları arasında unutulmayan bir efsane olmasına yol açtığı kesindir.
Bayağı uğraşarak güzel bir hikaye yaratmaya çalıştım. Uzun oldu farkındayım ancak zaten asıl amacımız RP olduğu için beğeneceğinizi düşünüyorum. Naiplik döneminin hikayesini daha sonra ayrı olarak yayınlayacağım o yüzden şimdilik saveyi paylaşmıyorum. Yalnız 4 yıl sonra EU4 hikayesi yazmak bayağı keyifli geldi bana
İleti Sayısı: 490
Üyelik Yılı: 2020
Imperium:
1
14-04-2020, 00:04
(Son Düzenleme: 14-04-2020, 00:05, Düzenleyen: Enesrar.)
(13-04-2020, 23:35)FokluGeneral : İmparator V. "Genç" Friedrich von Habsburg (1565-1572)
Ben, Kutsal Roma İmparatoru V. Friedrich von Habsburg 17 Mayıs 1565 günü daha sadece 16 yaşındayken Fransa seferine çıkan babam I.Maximillian'ın ani vefatı üzerine tahta çıktım. Tahta çıktığımda ordularım Fransız kalelerini, Fransız ordusu ise Avusturya kalelerini kuşatıyordu.
Tahta çıkışımdan bir hafta sonra İngiltere'nin Lancaster Hanedanı'ndan benim gibi genç olan Mary ile evlendim. Eşimi çok seviyorum.
Düğünümden sonraki gün ordumdaki bazı askerlerin sanki barbarlarmış gibi Metz şehrini yağmaladıklarını haber aldım. Biz üstünlüğüyle ve saygınlığıyla bilinen bir hanedanız, bu embesillik ismimize leke süremez! Ordularımı daha iyi denetleyebilmek adına eşimle beraber Sundgau'ya hareket ettim ve burada bir karargah kurdum.
Tüm toprakları kontrolüme giren Provence Dükü barış teklifimi kabul etmek zorunda kaldı. Fransa ile bağlarını kesecek, Metz'i Kutsal Roma İmparatorluğu'na bağlı Lorraine Prensi'ne geri iade edecek ve bana savaş tazminatı ödeyecekler.
Savaş devam ederken karargahımda sevinç verici bir olay yaşandı. Eşim Mary çocuğumuza hamile olduğunu söyledi ve kısa süre sonra bana bir erkek varis doğurdu. Ona çok sevdiğim babam Maximillian'ın adını verdim.
Benim yaşımda birinin olmaması gerektiği kadar sinirliyim... O alçak Fransızlar Viyana'daki sarayıma girip şanlı Habsburg soyuyla dalga geçerken ekürileri Cenovalılar ise bizim gurur kaynağımız Konstantinapol surlarını aşarak şehri ele geçirmiş! Önce cümle alemin sidik kokusuyla özdeşleştirdiği o leş Versay Sarayı'nı yıkacak sonra da savaş meydanında Fransa Kralı'na haddini bildireceğim!
Bu sinir bozucu haberden sonra beni mutlu eden bir olay yaşandı. Benimle yaşıt olan kuzenim Felipe, amcasının ölümü sonrasında İspanya tahtına geçmiş ve böylece bir diyar daha Habsburg soyu tarafından idare edilmeye başlanmıştı.
Bu ne cüret? Sapkın Dittmarschen Kontu 1566 yılının ilk gününde bana bir elçi yollayarak Kutsal Roma İmparatorluğu'nda Katolik Habsburg yönetimine karşı çıktıklarını ve Katolikliğe karşı kendilerini savunmak için "Evanjelist Birliği" adında bir ittifak kurduklarını belirtti. Lakin bu kindar elçi yanımdan ayrılmadan önce komutanlarımın yanında bana lanet okudu! Bu açık bir biçimde savaş ilanı demek. Elçiyi zindana attırdım ve bu sapkınların ivedilikle yok olması için Tanrı'ya dua ettim.
İmparatorluğumdaki prensler Protestanlık saçmalığı adı altında Habsburg Hanedanı'nı devirmek için bir bir Evanjelist Birliği(Protestan Ligi)'ne katılmaya başladı. Atalarımın Avrupa'dan attığı zavallı Osmanlılar ise beni toy sanarak bu birliği desteklemeye kalkıştı. Hoş, hepsi Avusturya'nın alt edilemeyeceğini biliyor. Bunu bilen ve aklını kullanmayı becerebilen prensler ise bana bağlılıklarını bildirdi.
Fransa'daki kuşatmalarımız meyve vermeye başladı. Pisliğiyle meşhur Paris, İngiliz ve Avusturya askerlerince düşürüldü.
Caen kıyılarında sıkıştırdığımız Fransa Kralı ve ordularını ağır bir yenilgiye uğrattık. 17 yaşında bir velet diye dalga geçtiği V.Friedrich'i artık hayatı boyunca hafife alamayacak.
Almanya'da yayılan Protestanlık tehdidinin farkına varan Papa, Trent şehrinde topladığı konseye Viyana Başpiskoposu'nu da davet etti. Onur duydum.
Tanrım, neden... Daha bir yaşına yeni giren oğlum Maximillian çok ağır bir hastalığa yakalandı. Ne yazık ki o küçük bedeni bu hastalığı atlatamadı ve evladım cennete gitti. Çok yoğun bir acı içerisindeyim. Kimse bu yaşta böyle büyük bir acıyı tatmamalı. Şu an için tek sevinebildiğim şey tahtın varissiz kalmamış olması. Bir ay önce doğan oğlum Leopold'u yeni varisim ilan ettim.
Oğlumun ölümüyle beraber artık küçük bir çocuk olmadığımı ve olgunlaşmış bir yönetici haline geldiğimi fark ettim. Oğlumun vefat ettiği Sundgau'dan ayrılarak 22 bin kişilik bir ordunun başına geçtim, ailemin şanını muhafaza etmek adına Viyana'ya yürüdüm ve kenti kuşatma altına aldım. Bu sırada Fransa'dan dönen başka Avusturya orduları da Prag'ı kuşatmaya başlamıştı.
Sonunda anavatanıma dönmem savaşlardan başını kaldıramayan benim bir nebze de olsa idari meselelerle ilgenmeye zaman ayırmamı sağladı. Babamın ömrünün tamamlamaya yetmediği çalışmaları bitirip ülkemdeki dini kargaşayı kaldıracak doktrinleri uygulamaya koydum. Bu çalışmalar ayrıca ordularımdaki ikmal düzenini daha efektif hale getirmemi sağladı.
Sevgili eşim Mary ise yükümü hafifletmek için elinden geleni yapıyordu. Kasabaları ziyaret ediyor, halkımıza moral veriyordu.
Prag'ı geri alan komutanımı savaştan istifade bağımsızlık çabasına giren Slovakları bastırması için görevlendirdim.
Çocukluğumda oldukça meraklı ve zekiydim. Bunu fark eden babam eğitimime büyük önem vermişti ancak tahta ani çıkışımdan sonra eğitime zaman ayıramadım. Ancak bu benim bilime ve felsefeye olan ilgimi azaltmadı. Kuşatma sırasında danışmanlarımdan birisi bana matbaayı kullanarak fikirlerimi halka iletmemi önerdi. Bu fikri benimsedim ve matbaa kullanımını ülkemde yaygınlaştırmak için çalışmalar başlattım.
Ve sonunda! Viyana'nın kontrolünü tekrardan ele geçirerek Fransızları sarayımdan kovdum. Sarayıma varır varmaz ilk işim Fransızların kendi sarayları gibi pisliğe çevirdiği sarayı temizleterek Habsburgların şanına tekrardan yakışır hale getirmek oldu.
Ruhbanlar hakkında yürürlüğe koyduğum bir doktrin sayesinde hak dine çevirdiğimiz her vilayet ülkemizin prestijini arttıracak.
Sonunda Fransa Kralı barış masasına yanaşmaya razı oldu ve küçümsediği V.Friedrich'in karşısında büyük bir mağlubiyet tattı. Babamın savaş açma sebebi olan Savoy vilayetini topraklarımıza kattım. Yine de Fransa Kralına unutamayacağı bir ders vermem gerekiyordu. Gaskonya Büyük Dükalığı ve Touluse Düklüğü Fransa'dan bağımsızlıklarını kazanarak ülkenin neredeyse 1/3 oranında küçülmesine sebep oldu. Bunun yanı sıra Fransa bize savaş tazminatı ödeyecek ve kral geçmişte yaptığı küstahlığı bir daha düşünecek!
Dört yıl süren savaşın sonunda ülkem ilk kez barış dönemine girmişti. Savaş bittiği için rahatlamıştım. Bir süre kafamı dağıtacak uğraşlardan ve bilimsel çalışmalardan sonra idari görevimin başına dönmüştüm. Milano Dükü'nün İsviçre'den toprak gasp ettiğini duydum ve onlardan Wallis'i iade etmelerini talep etmek için bir elçi gönderdim. Fakat elçim reddedilerek Viyana'ya yollandı. Bir kaç yıl sonra Milano üzerine seferine çıkmayı planlıyorum.
Ben sarayımda idari işlerle uğraşırken komutanlarım ise Balkanlar'da ve Bohemya'da çıkan isyanları bastırmakla meşguldüler.
Bir mayıs sabahı oğlum Leopold'le oyun oynadıktan sonra saray bahçesinde bir yürüyüşe çıkmıştım. Yürüyüşüm esnasında danışmanım endişeli bir şekilde yanıma geldi. Saksonya Kralı'nın başını çektiği Protestan Ligi'nin bana savaş açtığını söyledi. Ayrıca Moskova Knezliği de savaşta bize yardımcı olmayı reddetmişti. İşte korktuğum olmuştu. Benim, ülkemin, hanedanımın ve daha önemlisi Avrupa'nın kaderini belirleyecek olan dini savaş başlamıştı. Ya Habsburgları ebedi olarak Avrupa'nın hakimi kılacaktım ya da bu hanedanın tarihin tozlu sayfalarına unutulup gitmesine sebep olacaktım. Umarım ben; V. Friedrich von Habsburg; Babanın, Oğlun ve Kutsal Ruhun desteğiyle hak dini tekrar İmparatorluğumdaki tek din haline getireceğim!
Ordularımın başına geçtim, savaşın ilk birkaç haftasında ülkemin yakınlarındaki düşman orduları imha edildi.
Papalığı kontrol ettiği için Katoliklerin tarafında savaşa katılan Danimarka, Protestan Ligindeki Osmanlı Sultanlığına karşı Haçlı Seferi ilan etti, bu sayede moralleri artan askerlerimiz savaşın kazanılacağından emin.
50 yıl önce olsa Viyana'yı kuşatmayı deneyecek Osmanlılar, kendilerinden beklenecek aciz bir korkaklıkla boğazları bloke etti ve savunmaya çekildi.
Sapkınlarla savaşımız askeri alanda devam ederken aynı zamanda misyonerlerimiz aracılığıyla ülkem sapkın inançlardan temizleniyor.
Savaş devam ederken bizimle arası halen iyi olan Moskova Knezliği Rus Çarlığı'nı kurdu ve Osmanlı Devleti'ni düşman ilan etti. Doğudan yükselen bu gücü kendi lehimize kullanmak Avusturya'nın yararına olacaktır.
Komutanım bana Saksonya başkentinin düştüğü haberini verince çok sevindim.
İspanya Kralı kuzenim ne yazık ki komutanlarına söz geçirememiş. Hollanda'da yapılan savaşı İspanyol ordusu kaybetti. Acaba kuzenim şu an neler hissetmekte?
Buna karşın benim ordularım muvaffak vaziyette. Son dönemde yeni teçhizatlar elde etmeleri onları daha da muvaffak kıldı.
Ordularımın gücünü hisseden bir çok sapkın prens kısa süre içinde benimle barış yapmak zorunda kaldı. Çoğu tekrardan hak dine dönmek zorunda kaldı.
Ancak iki yıl boyunca Avusturya askeri görmeyince karşı kıyıya geçebilecek kadar korkak olan Osmanlı Padişahı sonunda Konstantinapol surlardan içeri girmeyi başarabilmişti.
Savaş devam ederken Viyana'daki sevgili eşim Mary'den haber aldım. Kız kardeşi Cecilia İngiltere'den onu ziyarete gelmişti. Bana kardeşiyle oldukça güzel vakit geçirdiklerini ve beni görebilmek için sabırsızlandığını iletti. Ben de onu çok özledim. Mümkün olan en kısa sürede onu ve oğlumu görebilmek için Viyana'ya geleceğim.
Sapkın prenslerin ard arda barış masasına oturmasıyla karşımdaki ittifak giderek zayıflamaya başlamıştı. Kalan bir avuç düşman askeri ise kendi vatanlarını savunmak yerine İtalya'daki topraklarıma saldırıyor.
Sapkın Baden Prensi ile yaptığım barışta ülkemin toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla Zürih ve Breisgau vilayetlerini topraklarıma kattım.
En yakın Avusturya ordusunun Tirol'de oluşunu fırsat bilen Osmanlılar Balkanlarda kentleri ele geçirmeye ve kaleleri kuşatmaya başlamıştı. Artık İmparatorluk içerisinde savaş neredeyse bitmiş olduğu için kendi ordum ve komutanlarımın orduları ile birlikte Balkanlara doğru yürümeye başladım. Türklere hadlerini çabucak bildirip İmparatorluğuma en kısa sürede barış getirmek istiyorum. Bu yüzden her ne kadar gönlümde karım ve oğlum olsa da Viyana'ya uğrayıp onları göremeyeceğim. Öncelikle Osmanlı Padişahını mağlup etmem gerekmekte.
Bütün bu musibetin başlamasına sebep olan Dittmarschen Kontu ele geçirilip Peşte'deki karargahıma getirildi. Burada yapılan barış sonucu sapkın kont tekrardan hak dine inanmaya başladı.
Peşte'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra Viyana'daki soyluların huzursuzluk çıkardığı ve haklarının genişletilmesini istediği haberi kulağıma çalınıyor. Şu anda başkentteki soyluların ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemesi istediğim en son şey. Bu sebepten dolayı geçici olarak soyluların haklarını genişletiyorum. Kısa süre içerisinde Sofya'ya ulaşmayı ve burada Osmanlı Ordusuna karşı vereceğim mücadeleyi planlamayı düşünüyorum.
5 Ekim 1572 akşamı Temeş'te konaklayan V.Friedrich'in çadırından gece vakti acı bir feryat duyulur. Hızlıca çadıra giren danışmanlar ve askerler imparatoru can çekişirken bulurlar. Osmanlı Padişahı'nın bizzat görevlendirdiği bir suikastçi Arşidükü birçok yerinden bıçaklamış ve kayıplara karışmıştır. Arşidük kısa süre içerisinde hayatını kaybederken suikastçi ise bulunur ve işkencelere maruz bırakılarak öldürülür. İmparatorun bu genç yaşındaki ölümü başta Viyana olmak üzere ülkenin dört bir yanında üzüntüye sebep olur. Haberi alır almaz şok geçiren Arşidüşes Mary cesur olması gerektiğini biliyordur çünkü kocasının vasiyeti üzerine oğulları Leopold büyüyene kadar o naiplik yapacaktır. Küçük Leopold ise bu küçük yaşında VIII.Leopold adıyla Kutsal Roma İmparatoru seçilmiştir. Habsburg Hanedanı'nın kaderini değiştirecek bir savaş yürüten ve 23 yaşında hayatını kaybeden V.Friedrich ne yazık ki bilim ve felsefeye olan sevgisini ülke yönetimi üzerinde uygulayacak bir zamanı asla bulamamıştır. Kim bilir belki de Tanrı onu ülkesi ve dini için bu genç yaşında yaptığı muazzam hizmetlerden dolayı yanına erken almak istemiştir... ancak V.Friedrich'in sadece yedi yılda başardıklarının onun Avusturya Halkı ve Avrupa Soyluları arasında unutulmayan bir efsane olmasına yol açtığı kesindir.
Bayağı uğraşarak güzel bir hikaye yaratmaya çalıştım. Uzun oldu farkındayım ancak zaten asıl amacımız RP olduğu için beğeneceğinizi düşünüyorum. Naiplik döneminin hikayesini daha sonra ayrı olarak yayınlayacağım o yüzden şimdilik saveyi paylaşmıyorum. Yalnız 4 yıl sonra EU4 hikayesi yazmak bayağı keyifli geldi bana Genç yaşta aramızdan ayrılan imparatorumuz seni asla unutmayacağız.
İleti Sayısı: 307
Üyelik Yılı: 2018
Imperium:
2
14-04-2020, 00:11
(Son Düzenleme: 14-04-2020, 00:13, Düzenleyen: Türk Şad.)
FokluGeneral :Tahta çıkışımdan bir hafta sonra İngiltere'nin Lancaster Hanedanı'ndan benim gibi genç olan Mary ile evlendim. Eşimi çok seviyorum.
Demek eşini çok seviyorsun. :) Ne zaman tanıştın kaynaştın ne çabuk oldu bu iş. Bunu okurken sandalyeden düştüm. :) bu çok iyi olmuş eline sağlık. Akşam akşam hiç gülesim yoktu.
Medeni Hayattan Bahseden Züppelere,
Barıştan Bahseden Kansızlara,
Maziyi İnkar Eden Namussuzlara İnanma..!
Millet, Kan Demektir.
Damarındaki Asil Kanda Türklük Varsa,
Zaten Savaşçılığı Duyacak Ve İsteyeceksin....
İleti Sayısı: 202
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
3
(14-04-2020, 00:11)Böri Şad : FokluGeneral :Tahta çıkışımdan bir hafta sonra İngiltere'nin Lancaster Hanedanı'ndan benim gibi genç olan Mary ile evlendim. Eşimi çok seviyorum.
Demek eşini çok seviyorsun. :) Ne zaman tanıştın kaynaştın ne çabuk oldu bu iş. Bunu okurken sandalyeden düştüm. :) bu çok iyi olmuş eline sağlık. Akşam akşam hiç gülesim yoktu.
Var ya yazarken hiç düşünmemiştim bunu :D
•
İleti Sayısı: 2,844
Üyelik Yılı: 2015
Imperium:
15
ilk görüşte şimşek aşkı :) hikaye güzel. devam
Aşağıdaki 1 üye jax61 nickli üyenin bu iletisini beğendi:1 üye jax61 nickli üyenin bu iletisini beğendi.
• argoargoo
İleti Sayısı: 302
Üyelik Yılı: 2019
Imperium:
2
(14-04-2020, 00:04)Enesrar : (13-04-2020, 23:35)FokluGeneral : İmparator V. "Genç" Friedrich von Habsburg (1565-1572)
Ben, Kutsal Roma İmparatoru V. Friedrich von Habsburg 17 Mayıs 1565 günü daha sadece 16 yaşındayken Fransa seferine çıkan babam I.Maximillian'ın ani vefatı üzerine tahta çıktım. Tahta çıktığımda ordularım Fransız kalelerini, Fransız ordusu ise Avusturya kalelerini kuşatıyordu.
Tahta çıkışımdan bir hafta sonra İngiltere'nin Lancaster Hanedanı'ndan benim gibi genç olan Mary ile evlendim. Eşimi çok seviyorum.
Düğünümden sonraki gün ordumdaki bazı askerlerin sanki barbarlarmış gibi Metz şehrini yağmaladıklarını haber aldım. Biz üstünlüğüyle ve saygınlığıyla bilinen bir hanedanız, bu embesillik ismimize leke süremez! Ordularımı daha iyi denetleyebilmek adına eşimle beraber Sundgau'ya hareket ettim ve burada bir karargah kurdum.
Tüm toprakları kontrolüme giren Provence Dükü barış teklifimi kabul etmek zorunda kaldı. Fransa ile bağlarını kesecek, Metz'i Kutsal Roma İmparatorluğu'na bağlı Lorraine Prensi'ne geri iade edecek ve bana savaş tazminatı ödeyecekler.
Savaş devam ederken karargahımda sevinç verici bir olay yaşandı. Eşim Mary çocuğumuza hamile olduğunu söyledi ve kısa süre sonra bana bir erkek varis doğurdu. Ona çok sevdiğim babam Maximillian'ın adını verdim.
Benim yaşımda birinin olmaması gerektiği kadar sinirliyim... O alçak Fransızlar Viyana'daki sarayıma girip şanlı Habsburg soyuyla dalga geçerken ekürileri Cenovalılar ise bizim gurur kaynağımız Konstantinapol surlarını aşarak şehri ele geçirmiş! Önce cümle alemin sidik kokusuyla özdeşleştirdiği o leş Versay Sarayı'nı yıkacak sonra da savaş meydanında Fransa Kralı'na haddini bildireceğim!
Bu sinir bozucu haberden sonra beni mutlu eden bir olay yaşandı. Benimle yaşıt olan kuzenim Felipe, amcasının ölümü sonrasında İspanya tahtına geçmiş ve böylece bir diyar daha Habsburg soyu tarafından idare edilmeye başlanmıştı.
Bu ne cüret? Sapkın Dittmarschen Kontu 1566 yılının ilk gününde bana bir elçi yollayarak Kutsal Roma İmparatorluğu'nda Katolik Habsburg yönetimine karşı çıktıklarını ve Katolikliğe karşı kendilerini savunmak için "Evanjelist Birliği" adında bir ittifak kurduklarını belirtti. Lakin bu kindar elçi yanımdan ayrılmadan önce komutanlarımın yanında bana lanet okudu! Bu açık bir biçimde savaş ilanı demek. Elçiyi zindana attırdım ve bu sapkınların ivedilikle yok olması için Tanrı'ya dua ettim.
İmparatorluğumdaki prensler Protestanlık saçmalığı adı altında Habsburg Hanedanı'nı devirmek için bir bir Evanjelist Birliği(Protestan Ligi)'ne katılmaya başladı. Atalarımın Avrupa'dan attığı zavallı Osmanlılar ise beni toy sanarak bu birliği desteklemeye kalkıştı. Hoş, hepsi Avusturya'nın alt edilemeyeceğini biliyor. Bunu bilen ve aklını kullanmayı becerebilen prensler ise bana bağlılıklarını bildirdi.
Fransa'daki kuşatmalarımız meyve vermeye başladı. Pisliğiyle meşhur Paris, İngiliz ve Avusturya askerlerince düşürüldü.
Caen kıyılarında sıkıştırdığımız Fransa Kralı ve ordularını ağır bir yenilgiye uğrattık. 17 yaşında bir velet diye dalga geçtiği V.Friedrich'i artık hayatı boyunca hafife alamayacak.
Almanya'da yayılan Protestanlık tehdidinin farkına varan Papa, Trent şehrinde topladığı konseye Viyana Başpiskoposu'nu da davet etti. Onur duydum.
Tanrım, neden... Daha bir yaşına yeni giren oğlum Maximillian çok ağır bir hastalığa yakalandı. Ne yazık ki o küçük bedeni bu hastalığı atlatamadı ve evladım cennete gitti. Çok yoğun bir acı içerisindeyim. Kimse bu yaşta böyle büyük bir acıyı tatmamalı. Şu an için tek sevinebildiğim şey tahtın varissiz kalmamış olması. Bir ay önce doğan oğlum Leopold'u yeni varisim ilan ettim.
Oğlumun ölümüyle beraber artık küçük bir çocuk olmadığımı ve olgunlaşmış bir yönetici haline geldiğimi fark ettim. Oğlumun vefat ettiği Sundgau'dan ayrılarak 22 bin kişilik bir ordunun başına geçtim, ailemin şanını muhafaza etmek adına Viyana'ya yürüdüm ve kenti kuşatma altına aldım. Bu sırada Fransa'dan dönen başka Avusturya orduları da Prag'ı kuşatmaya başlamıştı.
Sonunda anavatanıma dönmem savaşlardan başını kaldıramayan benim bir nebze de olsa idari meselelerle ilgenmeye zaman ayırmamı sağladı. Babamın ömrünün tamamlamaya yetmediği çalışmaları bitirip ülkemdeki dini kargaşayı kaldıracak doktrinleri uygulamaya koydum. Bu çalışmalar ayrıca ordularımdaki ikmal düzenini daha efektif hale getirmemi sağladı.
Sevgili eşim Mary ise yükümü hafifletmek için elinden geleni yapıyordu. Kasabaları ziyaret ediyor, halkımıza moral veriyordu.
Prag'ı geri alan komutanımı savaştan istifade bağımsızlık çabasına giren Slovakları bastırması için görevlendirdim.
Çocukluğumda oldukça meraklı ve zekiydim. Bunu fark eden babam eğitimime büyük önem vermişti ancak tahta ani çıkışımdan sonra eğitime zaman ayıramadım. Ancak bu benim bilime ve felsefeye olan ilgimi azaltmadı. Kuşatma sırasında danışmanlarımdan birisi bana matbaayı kullanarak fikirlerimi halka iletmemi önerdi. Bu fikri benimsedim ve matbaa kullanımını ülkemde yaygınlaştırmak için çalışmalar başlattım.
Ve sonunda! Viyana'nın kontrolünü tekrardan ele geçirerek Fransızları sarayımdan kovdum. Sarayıma varır varmaz ilk işim Fransızların kendi sarayları gibi pisliğe çevirdiği sarayı temizleterek Habsburgların şanına tekrardan yakışır hale getirmek oldu.
Ruhbanlar hakkında yürürlüğe koyduğum bir doktrin sayesinde hak dine çevirdiğimiz her vilayet ülkemizin prestijini arttıracak.
Sonunda Fransa Kralı barış masasına yanaşmaya razı oldu ve küçümsediği V.Friedrich'in karşısında büyük bir mağlubiyet tattı. Babamın savaş açma sebebi olan Savoy vilayetini topraklarımıza kattım. Yine de Fransa Kralına unutamayacağı bir ders vermem gerekiyordu. Gaskonya Büyük Dükalığı ve Touluse Düklüğü Fransa'dan bağımsızlıklarını kazanarak ülkenin neredeyse 1/3 oranında küçülmesine sebep oldu. Bunun yanı sıra Fransa bize savaş tazminatı ödeyecek ve kral geçmişte yaptığı küstahlığı bir daha düşünecek!
Dört yıl süren savaşın sonunda ülkem ilk kez barış dönemine girmişti. Savaş bittiği için rahatlamıştım. Bir süre kafamı dağıtacak uğraşlardan ve bilimsel çalışmalardan sonra idari görevimin başına dönmüştüm. Milano Dükü'nün İsviçre'den toprak gasp ettiğini duydum ve onlardan Wallis'i iade etmelerini talep etmek için bir elçi gönderdim. Fakat elçim reddedilerek Viyana'ya yollandı. Bir kaç yıl sonra Milano üzerine seferine çıkmayı planlıyorum.
Ben sarayımda idari işlerle uğraşırken komutanlarım ise Balkanlar'da ve Bohemya'da çıkan isyanları bastırmakla meşguldüler.
Bir mayıs sabahı oğlum Leopold'le oyun oynadıktan sonra saray bahçesinde bir yürüyüşe çıkmıştım. Yürüyüşüm esnasında danışmanım endişeli bir şekilde yanıma geldi. Saksonya Kralı'nın başını çektiği Protestan Ligi'nin bana savaş açtığını söyledi. Ayrıca Moskova Knezliği de savaşta bize yardımcı olmayı reddetmişti. İşte korktuğum olmuştu. Benim, ülkemin, hanedanımın ve daha önemlisi Avrupa'nın kaderini belirleyecek olan dini savaş başlamıştı. Ya Habsburgları ebedi olarak Avrupa'nın hakimi kılacaktım ya da bu hanedanın tarihin tozlu sayfalarına unutulup gitmesine sebep olacaktım. Umarım ben; V. Friedrich von Habsburg; Babanın, Oğlun ve Kutsal Ruhun desteğiyle hak dini tekrar İmparatorluğumdaki tek din haline getireceğim!
Ordularımın başına geçtim, savaşın ilk birkaç haftasında ülkemin yakınlarındaki düşman orduları imha edildi.
Papalığı kontrol ettiği için Katoliklerin tarafında savaşa katılan Danimarka, Protestan Ligindeki Osmanlı Sultanlığına karşı Haçlı Seferi ilan etti, bu sayede moralleri artan askerlerimiz savaşın kazanılacağından emin.
50 yıl önce olsa Viyana'yı kuşatmayı deneyecek Osmanlılar, kendilerinden beklenecek aciz bir korkaklıkla boğazları bloke etti ve savunmaya çekildi.
Sapkınlarla savaşımız askeri alanda devam ederken aynı zamanda misyonerlerimiz aracılığıyla ülkem sapkın inançlardan temizleniyor.
Savaş devam ederken bizimle arası halen iyi olan Moskova Knezliği Rus Çarlığı'nı kurdu ve Osmanlı Devleti'ni düşman ilan etti. Doğudan yükselen bu gücü kendi lehimize kullanmak Avusturya'nın yararına olacaktır.
Komutanım bana Saksonya başkentinin düştüğü haberini verince çok sevindim.
İspanya Kralı kuzenim ne yazık ki komutanlarına söz geçirememiş. Hollanda'da yapılan savaşı İspanyol ordusu kaybetti. Acaba kuzenim şu an neler hissetmekte?
Buna karşın benim ordularım muvaffak vaziyette. Son dönemde yeni teçhizatlar elde etmeleri onları daha da muvaffak kıldı.
Ordularımın gücünü hisseden bir çok sapkın prens kısa süre içinde benimle barış yapmak zorunda kaldı. Çoğu tekrardan hak dine dönmek zorunda kaldı.
Ancak iki yıl boyunca Avusturya askeri görmeyince karşı kıyıya geçebilecek kadar korkak olan Osmanlı Padişahı sonunda Konstantinapol surlardan içeri girmeyi başarabilmişti.
Savaş devam ederken Viyana'daki sevgili eşim Mary'den haber aldım. Kız kardeşi Cecilia İngiltere'den onu ziyarete gelmişti. Bana kardeşiyle oldukça güzel vakit geçirdiklerini ve beni görebilmek için sabırsızlandığını iletti. Ben de onu çok özledim. Mümkün olan en kısa sürede onu ve oğlumu görebilmek için Viyana'ya geleceğim.
Sapkın prenslerin ard arda barış masasına oturmasıyla karşımdaki ittifak giderek zayıflamaya başlamıştı. Kalan bir avuç düşman askeri ise kendi vatanlarını savunmak yerine İtalya'daki topraklarıma saldırıyor.
Sapkın Baden Prensi ile yaptığım barışta ülkemin toprak bütünlüğünü sağlamak amacıyla Zürih ve Breisgau vilayetlerini topraklarıma kattım.
En yakın Avusturya ordusunun Tirol'de oluşunu fırsat bilen Osmanlılar Balkanlarda kentleri ele geçirmeye ve kaleleri kuşatmaya başlamıştı. Artık İmparatorluk içerisinde savaş neredeyse bitmiş olduğu için kendi ordum ve komutanlarımın orduları ile birlikte Balkanlara doğru yürümeye başladım. Türklere hadlerini çabucak bildirip İmparatorluğuma en kısa sürede barış getirmek istiyorum. Bu yüzden her ne kadar gönlümde karım ve oğlum olsa da Viyana'ya uğrayıp onları göremeyeceğim. Öncelikle Osmanlı Padişahını mağlup etmem gerekmekte.
Bütün bu musibetin başlamasına sebep olan Dittmarschen Kontu ele geçirilip Peşte'deki karargahıma getirildi. Burada yapılan barış sonucu sapkın kont tekrardan hak dine inanmaya başladı.
Peşte'den ayrıldıktan kısa bir süre sonra Viyana'daki soyluların huzursuzluk çıkardığı ve haklarının genişletilmesini istediği haberi kulağıma çalınıyor. Şu anda başkentteki soyluların ülkeyi istikrarsızlığa sürüklemesi istediğim en son şey. Bu sebepten dolayı geçici olarak soyluların haklarını genişletiyorum. Kısa süre içerisinde Sofya'ya ulaşmayı ve burada Osmanlı Ordusuna karşı vereceğim mücadeleyi planlamayı düşünüyorum.
5 Ekim 1572 akşamı Temeş'te konaklayan V.Friedrich'in çadırından gece vakti acı bir feryat duyulur. Hızlıca çadıra giren danışmanlar ve askerler imparatoru can çekişirken bulurlar. Osmanlı Padişahı'nın bizzat görevlendirdiği bir suikastçi Arşidükü birçok yerinden bıçaklamış ve kayıplara karışmıştır. Arşidük kısa süre içerisinde hayatını kaybederken suikastçi ise bulunur ve işkencelere maruz bırakılarak öldürülür. İmparatorun bu genç yaşındaki ölümü başta Viyana olmak üzere ülkenin dört bir yanında üzüntüye sebep olur. Haberi alır almaz şok geçiren Arşidüşes Mary cesur olması gerektiğini biliyordur çünkü kocasının vasiyeti üzerine oğulları Leopold büyüyene kadar o naiplik yapacaktır. Küçük Leopold ise bu küçük yaşında VIII.Leopold adıyla Kutsal Roma İmparatoru seçilmiştir. Habsburg Hanedanı'nın kaderini değiştirecek bir savaş yürüten ve 23 yaşında hayatını kaybeden V.Friedrich ne yazık ki bilim ve felsefeye olan sevgisini ülke yönetimi üzerinde uygulayacak bir zamanı asla bulamamıştır. Kim bilir belki de Tanrı onu ülkesi ve dini için bu genç yaşında yaptığı muazzam hizmetlerden dolayı yanına erken almak istemiştir... ancak V.Friedrich'in sadece yedi yılda başardıklarının onun Avusturya Halkı ve Avrupa Soyluları arasında unutulmayan bir efsane olmasına yol açtığı kesindir.
Bayağı uğraşarak güzel bir hikaye yaratmaya çalıştım. Uzun oldu farkındayım ancak zaten asıl amacımız RP olduğu için beğeneceğinizi düşünüyorum. Naiplik döneminin hikayesini daha sonra ayrı olarak yayınlayacağım o yüzden şimdilik saveyi paylaşmıyorum. Yalnız 4 yıl sonra EU4 hikayesi yazmak bayağı keyifli geldi bana Genç yaşta aramızdan ayrılan imparatorumuz seni asla unutmayacağız.
Çok ciddi söylüyorum son zamanlarda okuduğum en heyecanlı hikaye, her anını yaşadım... Eline sağlık. Devamını cidden büyük heyecanla bekliyorum. Hanedan oyunlarının ilk akla gelen ismi olmalısın bence...
•
|